reklam

30 Temmuz 2012 Pazartesi

JENIFER LOPEZ'İN İSTANBUL KONSERİ 16 KASIM'DA

jennifer Lopez, 16 Kasım'da Ülker Arena'da muhteşem bir konser vermeye hazırlanıyor.

 


Magazin Haber Jennifer Lopez İstanbul'da konser verecek!
Jennifer Lopez, 16 Kasım'da Ülker Arena'da muhteşem bir konser vermeye hazırlanıyor.
Türkiye dünya starlarını ağırlamaya devam ediyor. Şimdi de Jeniffer Lopez, konser için geliyor. Madonna'yla başlayan, Tom Jones ve Morrissey'le devam eden yıldız yağmuru 8 Eylül'de Red Hot Chili Peppers ardından da 19 Eylül'de Leonard Cohen'le devam edecek.

Bugünlerde 'Dance Again' adlı turnesi için dünyayı dolaşan Jennifer Lopez, Ülker Arena'da hayranlarıyla buluşacak.

Turnede Lopez'e eşlik eden Enrique Iglesias'ın Türkiye'ye gelip gelmeyeceği ise henüz kesinlik kazanmadı. Son albümü 'Love' ile büyük beğeni toplayan ünlü yıldızın İstanbul konserinin biletleri önümüzdeki günlerde satışa çıkacak.

CLIO SPORT TOURER BURSA'DA ÜRETİLECEK

Türkiye ve Fransa'nın arasını açan olay model Clio Sport Tourer Bursa'ya döndü. Bu dönüşte, Fransa’da Nicolas Sarkozy’nin yerine Francois Hollande’nin Cumhurbaşkanı olmasının etkisi olduğu belirtiliyor. Çünkü Sarkozy, Bursa’da üretilecek yeni Clio’nun tamamının Fransa’da üretilmesini isteyerek kriz yaratmış, Renault da çözümü yeni Clio’yu hem Fransa’daki Flins hem de Bursa’daki fabrikasında ortak olarak üretmekte bulmuştu. Ancak yeni Clio SW’un üretiminin Bursa’da yapılmayacağını üstüne basarak açıklamıştı.



Eylülde sergilenecek

Renault, 200 milyon Euro’luk yatırımla Haziran ayından itibaren Oyak Renault’un Bursa fabrikasında üretmeye başladığı ve resmi fotoğraflarını Temmuz başında yayınladığı yeni Clio’nun, Station Wagon versiyonu olan ‘Clio Sports Tourer’i de Türkiye’de üretecek. Bursa’da prototipleri üretilen aracın Eylül ayında Paris fuarında yeni Clio ile birlikte sergilenmesi planlanıyor. Böylece, Oyak Renault, Bursa fabrikasında yılda 160 bin adetlik kapasiteyle 3 ve 5 kapılı yeni Clio’nun dışında Station Wagon versiyonu olan ‘Sports Tourer’i de üreterek önemli bir başarıya imza atacak.



Dünyada ilk kez üretildi

Clio’nun ilk station wagon versiyonu olan ‘Grand Tourer’i dünyada ilk kez Bursa’da üretmeye başlayan Renault, Sarkozy’nin karşı çıkmasına bağlı olarak yeni nesil station wagonu Türkiye’de üretmeyeceğini açıklamıştı. Renault’un geçtiğimiz yıl Kasım ayında emekli olan ama halen Oyak Renault ve Renault Mais yönetiminde yer alan eski Avrupa ve Akdeniz (Euromed) Bölgesi Başkanı Jacques Chauvet, “Clio 4 ise Flins ve Türkiye’de üretilecek. Clio Grand Tour’un üretimi ise Türkiye’den gidecek” açıklamasıyla o dönem için son noktayı koymuştu. Ancak, Bursa’nın üretimdeki maliyet avantajı ve Sarkozy’nin gitmesiyle modelin üretimini yeniden almasında etkili oldu.

Clio Grand Tourer ‘Sports Tourer’ oldu

DÜNYADA ilk kez Bursa’da üretilen Clio Grand Tourer’in yeni versiyonu Sports Tourer adını aldı. Bunda da Megane Sports Tourer’in elde ettiği başarının etken olduğu belirtiliyor. Megane Sports Tourer reklam kampanyalarında ilk Station Wagon (SW) olarak yer almış ancak daha sonra Sports Tourer’e dönerek önemli bir pazarlama başarısı göstermişti.

Üretim eylülde

FRANSIZ Renault’un kısa bir süre önce tanıttığı Bursalı yeni Clio HB büyük beğeni toplarken, Sport Tourer versiyonunun Bursa fabrikasındaki görüntüleri de internete sızdı. Yeni Clio Sports Tourer, Bursa’da K98 kodu ile üretilecek. Bursa’da halen mevcut Clio Grand Tourer’in üretimi ise sürerken, yeni araçla birlikte Eylül ayında eski modelin üretiminin sona ereceği belirtiliyor.

Göze çarpan ilk detayları

YENİ modelin uzun tavan çizgisi, arkada ekstra pencere panelleri, beş kapılı hatchback versiyonu ile aynı özelliklere sahip olan arka yolcu kapıları, daha büyük arka stoplar ve alt tampona kadar uzanan bagaj kapağı Yeni Clio Sports Tourer’ın göze çarpan ilk detayları. Kaputun altındai ise 3 ve 5 kapılı hatchback versiyonlarına benzer şekilde 90 beygirlik 900cc üç silindirli Energy TCe, 90 beygirlik yeni 1.5 litrelik dört silindirli Energy dCi ve 120 beygirlik 1.2 litre hacimli TCe motorların görev yapması bekleniyor.

Bursa’da 1 milyar Euro tasarruf sağlayacak

FRANSA eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin baskısına rağmen haziran ayında 200 milyon Euro yatırımla Bursa’da üretilmeye başlanan yeni Clio ailesi, Renault’ya önemli tasarruf sağlatacak. Renault’un Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdürü Carlos Tavares’in açıkladığı 1300 Euro’luk maliyet farkına göre, Renault Türkiye sayesinde Clio 4’ten yılda 208 milyon Euro tasarruf edecek. Bir başka deyişle, Clio 4’ü üretmek için Türkiye’ye yaptığı yatırımı 1 yılda çıkaracak. Bursa’da yılda 160 bin adet üretilecek yeni Clio 4’ün ömrü boyunca Renault 1 milyar Euro’nun üzerinde tasarruf sağlamış olacak. 160 bin adetlik yeni Clio üretiminin 40 bin adedinin Clio Sport Tourer’den oluşması bekleniyor.

SAMSUNG ARAYI AÇIYOR

Geçtiğimiz cuma günü oldukça parlak olarak nitelendirilebilecek ikinci çeyrek rakamlarını açıklayan Samsung, analistler tarafından da akıllı telefon pazarının lideri ilan edildi. IDC verilerine göre Samsung yılın ikinci çeyreğinde 50.2 milyon akıllı telefon sevkiyatı gerçekleştirirken, Strategy Analytics’e göre bu rakam 50.5 milyon seviyesinde.


IDC’nin araştırmasına göre, Samsung’un akıllı telefon sevkiyatları bir yıl önceye göre %172.8 oranında arttı ve şirkete %32.6′lık bir pazar payı kazandırdı. Samsung, söz konusu pazar payı ile en yakın rakibi olan Apple’ı nerdeyse ikiye katlamış hale geldi. Yılın ikinci çeyreğinde 26 milyon iPhone sevkiyatı gerçekleştiren Apple, %16.9′luk bir pazar payına sahip oldu.Ancak, sevkiyat ve satışın farklı şeyler olduğunu belirtmekte fayda var. Zira, Apple’ın yılın ikinci çeyreğinde satışını gerçekleştirdiği iPhone sayısı 35.1 milyon. Şirket, daha önceki çeyrekte sevkiyatı gerçekleştirilen cihazların satışını da bu dönemde gerçekleştirdi.
Samsung, cep telefonu pazarının tamamındaki üstünlüğünü de sürdürdü. Nokia’nın önünde lider durumda olan şirket, aradaki farkı biraz daha açtı ve 97.8 milyon cep telefonu sevkiyatı gerçekleştirdi. Samsung’un ilk defa bu dönemde klasik cep telefonundan daha çok akıllı telefon satması da göze çarpan başka bir nokta. 2012′nin ilk çeyreğinde 10.2 milyon akıllı telefon sevkiyatı gerçekleştiren Nokia, Apple’ın ardından üçüncü sırayı aldı. HTC ve ZTE ise ilk beşteki diğer üreticiler oldular. 2011′in dördüncü çeyreğinde IDC araştırmasında dördüncü sırayı alan RIM ise bu yıl ”diğerler” klasmanında LG’ye katıldı./ teknoblog.COM

 

İŞTE OPEL'İN OLAY YARATACAK ADAM'I

Opel de kurucusu Adam Opel’i, adını verdiği bir modelle şereflendiriyor. Ancak karşımızda ne süper lüks bir sedan, ne bir performans canavarı, ne de sınırlı sayıda üretilecek bir koleksiyon modeli var.



Opel’in en yenisi Adam, 3.70 metre uzunluğunda bir minik. Peki kurucunuz için minik bir otomobil üretmek ne kadar mantıklı ya da doğru? Opel Adam, bu sorunun cevabını tasarımıyla vermeye çalışıyor. Sivri burnu süsleyen çıkıntılı ön ızgara bugüne kadar bir Opel’de gördüklerimizden oldukça farklıyken, farların ve ön ızgaranın farklı düzlemlerde olması ilk bakışta göze garip geliyor.



Opel’in Insignia ve Astra’da kullandığı profildeki kıvrımların benzerleri küçük Adam’da da karşımıza çıkarken, aracın en karakteristik özelliği kuşkusuz tavanı. Değişik renklerde tercih edilebilen tavanın alt çizgisi C sütununda bir kıvrımla son bulurken, model logosu da geleneksel bir yer olan bagaj kapağı yerine, bu bölüme yerleştirilmiş.

2.31 metrelik dingil mesafesiyle en önemli rakiplerinden Fiat 500’den 1 cm uzun olan Adam, MINI’dense 15.5 cm kısa. 4 kişilik bir yaşam alanı sunan Adam’ın kokpitinde karoserle uyumlu renklere yer verilirken, MINI ya da Fiat 500’ün retro yapılarına tezat bir modernlik hakim.

Kokpitte en dikkat çekici bölümlerden biri olan 7 inçlik dokunmatik ekrandan navigasyon sistemi, bilgi ve eğlence uygulamalı takip edilirken, yeni bilgi-eğlence sistemi Apple’ın iOS işletim sistemi dışında Android işletim sistemleriyle de uyumlu.

Otomatik Park Asistanı, Kör Nokta Uyarısı, ısıtmalı direksiyon ve Yokuş Kalkış Desteği gibi donanımların sunulacağı Adam’da geleneksel donanım seviyeleri yerine daha çok “tarz seviyeleri” diyebileceğimiz Jam, Glam ve Slam adlı üç versiyon sunulacak.

Opel’in modern yüzü diyebileceğimiz ve markanın imajı için de çalışacak bir model olan Adam’daki motor tercihleri açıkçası biraz şaşırtıcı. Zira yepyeni ve kıpır kıpır görünümlü Adam’da, Opel’in uzun süredir görev yapan 1.2 lt ve 1.4 lt’lik benzinli atmosferik üniteleri görev yapacak.



Tüm motorlarda Start-Stop Sistemi seçenek olarak sunulurken, günü yakalayan modern bir aşırı beslemeli motor isteyenler 2014’ü beklemek zorundalar. Paris Otomobil Fuarı’nda tanıtıldıktan sonra, 2013’ün ilk çeyreğinde Türkiye’de satışa sunulması beklenen Adam’ın minik sınıfa farklı bir renk katacağı kesin. (OTOHABER)

Opel Adam'ın satış fiyatının 30.000 Lira sınırında olması bekleniyor.

 

YENİ CİVİC HB TRAFİĞE ÇIKMAK İÇİN GÜN SAYIYOR

HONDA TARİHİNİN EN ÖNEMLİ MODELLERİNDEN BİRİ OLACAK CIVIC HATCBACK BİR KAÇ AY İÇİNDE SATIŞA SUNULACAK



Onu bu denli önemli yapan şey ise Honda Tarihinin ilk 1.6 dizel motoru taşıyacak olması.

Yeni Civic HB'de yerini aldığı modelin ana hatlarının korunduğu görünürken, aracın yüksekliği 20 mm azaltılmış.

Arka bölümde yine iki parçalı bir bagaj camı kullanılırken, artık arka sileceğin sunulması görüş özelliklerini iyileştirmeye aday.

1.4 lt ve 1.8 lt atmosferik benzinli ve 1,6 turbo dizel ile CRV'den tanıdığımız 2.2 lt turbo dizel motor seçenekleriyle yollara çıkacak olan araçta Start-Stop Sistemi standart olarak sunulurken, otomatik şanzıman şimdilik sadece 1.8 lt'lik versiyonda mevcut.

Yürüyen aksamında önemli değişiklikler yapılan yeni Civic HB'de özel bir arka aks kullanılırken, aracın sürüş özellikleriyle sınıfında çıtayı belirlemesi hedeflenmiş.



Dijital çağı yansıtan yeni kokpit, selef modelin temel yapısını koruyarak sürücüyü sararken, daha kaliteli malzemelerin kullanıldığı iddia ediliyor.

Kompakt hatchback sınıfının en değişken modellerinden olan Civic HB, yeni neslinde de bu özelliğini korurken, 21 litrelik artışla 477 litreye ulaşan bagaj hacmi sınıfının en iyisi.

 

29 Temmuz 2012 Pazar

ARAF, VENEDİK FİLM FESTİVALİ'NDE YARIŞACAK

Yeşim Ustaoğlu'nun senaryosunu yazıp yönettiği ARAF filmi 69. Uluslararası Venedik Film Festivali'nde “ Mostra Internazionale d'Arte Cinematografice Orizzonti (Ufuklar)” resmi yarışma bölümüne davet edildi.

Sandra den Hamer ve Amir Naderi'nin de juri üyesi olduğu Orizzonti resmi yarışma seçkisi, çağdaş sinemanın uluslararası örneklerinden oluşuyor. Festival 29 Ağustos - 8 Eylül 2012 tarihleri arasında Venedik'te düzenlenecek. Festival’de ayrıca Ali Aydın'ın ilk uzun metraj filmi Küf’de International Film Critics' Week (Uluslararası Film Eleştirmenleri Haftası) Bölümü'nde yarışacak. Özcan Deniz, Neslihan Atagül, Barış Hacıhan ve Nihal Yalçın’ın başlıca rollerini paylaştığı Araf filmi Türkiye, Fransa ve Almanya ortak Yapımı.


ARAF, Arafta kalmış iki gencin hikayesini anlatır: Zehra ve Olgun; bir otoban üstünde kurulu, her şeyin gelip geçici akarak yaşandığı, devasa bir benzin istasyonunda, 24 saatlik vardiya usulüyle, hiç değişmeyen bir monotonlukta, sanki bir gün hayatlarının birden bire değişivereceği beklentisi ve hayalinde, aslında neredeyse içinde yok olup gittikleri bir vakumun içinde, biteviye çalışarak yaşarlar. Bir gün aniden beliriveren bu beklenti acaba onlari arafta kalmaktan çıkarabilecek midir?

28 Temmuz 2012 Cumartesi

ÇANAKKALE ÇOCUKLARI VİZYON İÇİN GÜN SAYIYOR

Çanakkale Savaşı sırasında 2 cephede savaşan 2 kardeşin hikayesinin anlatıldığı Çanakkale Çocukları eylül ayında vizyona girecek. Usta isimlerin rol aldığı Sinan Çetin'in filminde, ünlü yönetmenin ailesi de kamera karşısına geçti.

Filmin zengin oyuncu kadrosunda Haluk Bilginer, Oktay Kaynarca, Wilma Elles, Yavuz Bingöl gibi isimler var. Kadrodaki en ilginç isimlerden biri de Demir Demirkan. Bugüne kadar oyunculuk deneyimi olmayan Demirkan asker rolünde kamera karşısına geçti. 

Film, anneleri İngiliz, babaları Türk iki kardeşin öyküsü üzerine kurulu. Filmde iki kardeşi Sinan Çetin'in oğulları Orfeo ve James canlandırıyor.

[youtube width="600" height="365" video_id="Bp9cB7mkGdg"]

26 Temmuz 2012 Perşembe

ÜNİVERSİTE TERCİHLERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ: EŞEĞİN DİPLOMALISINA GİDEN YOL!

Öyle sanıyorum ki bu yazı pek çok öğrencinin hislerine tercüman olacaktır. Malum yaz sezonundayız. Bu kimileri için deniz, kum, güneş üçlüsüyle, ormanda ağaçlar arasında kamp havasında ya da evinin balkonunda tatil yapmak demektir. Kimileri içinse –genellikle pek çok kademeden öğrenci için- sınavların bitişi ve yeni başlangıçları bekleme sezonudur.” İstediğim liseye gidebilecek miyim? İstediğim üniversiteye gidebilecek miyim? İstediğim yere atanabilecek miyim?- Daha da kötüsü, herhangi bir yere atanabilecek miyim yoksa başka işler peşinde mi koşmak zorunda kalacağım?” sorularıyla cebelleşme aylarıdır.
Hal böyle olunca, çeşitli kanallarda üniversite tercihiyle ilgili çeşitli programlar oluyor ve bunlarda doğru tercih yapmanın esasları uzmanlarca anlatılıyor. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık üzerine eğitim alan biri olarak gördüğüm her programı büyük bir ciddiyetle takip etmeye çalışıyorum. Aslında epey iyi gidiyor, puanlar, mesleklerin tanıtımı, üniversitelerden gelen rektörler ve reklamları... Bunların her birini olabildiğince detaylı anlatmaya özen gösteriyorlar. Hatta sosyal medya ve telefon aracılığıyla sorular da alınıyor ve cevaplanıyor. Hedef kitle kalabalık haliyle çok soru var, bu yüzden belirlenen süre içinde değinebildikleri her şeyi aktarıyorlar. Bunlar arasına sıkıştırılmış ailelere ve aday öğrencilere verilen tavsiyeler de var: Meslek seçmeden önce o mesleklerden insanlarla konuşun. Aileler çocuklara baskı uygulamasın, fikir versinler ancak seçimleri onlara bıraksınlar. Mesleğin sadece gelirini ya da iş alanlarını düşünmeyin, o mesleği seviyor olmanız da en az bunlar kadar önemli çünkü bir ömür boyu onu yapacaksınız. Üniversitelerin sizlere sunacağı olanakları araştırın, yurt-burs ve staj imkanlarını, sosyal hayatlarını, kulüplerini, öğrencilere sundukları etkinlikleri, edinebileceğiniz her konuda bilgi edinin, kampüslerinin yerlerini öğrenin, gidin, gezin, görün. Sadece akademik açıdan değil sosyal açıdan da değerlendirerek seçim yapın. Her şey gerçekten güzel gidiyor, çok yapıcı ve de yararlı.
Geçtiğimiz cuma günü-tam da LYS puanlarının açıklandığı gün- yine bu programlardan birini izledim. Bittiğinde öyle bir havaya bürünmüştüm ki öğrenciler senelerce süren zorlu sürecin sonuna gelmiştir artık rahatlardır dedim- çünkü bildiğiniz gibi, son sene hazırlanılan sınavlarda başarıya ulaşmak daha zordur bu nedenle öğrenciler senelerce dershanelere ve özel kurslara gider-. Onların rahatlığını içimde hissettim ve ardından “ülkemde her öğrenci girdiği sınavlardan sonra kendisine en uygun seçimleri yaparak hayatına bir yön verebiliyor” gülümsemesi oturdu yüzüme.

TERCİHLERİMİZİ NEYE GÖRE YAPIYORUZ?
Sonra birden zihnimde bir gong sesi belirdi. -Bu yazıyı yazma sebebim tam da bu sestir.- “Hayır, bu koca bir yalan! Kaç kişi gerçekten tüm bu tavsiyelere uyarak seçim yapıyor ki?” dedim. Haliyle yüzümdeki o uzun isimli gülümseme kayboldu. Evet belki olması gereken tüm bu ayrıntılara bakarak seçimler yapmak ama benim bildiğim- en azından senelerdir gördüğüm çoğunluk öyleydi- üniversite vb. sınavlara girilir, sonra gelen puana uygun ve mezun olunduğunda sağlayacağı kazanca göre bir üniversite ve bölüm tercihi listesi doldurulur. Kimi zaman önceden belirlenmiş yerlere uygun olarak- çünkü puan istenen yerlere yeterlidir-, kimi zaman da kader tarafından örülmüş ağlara uygun olarak, artık ne gelirse bahtına. Bu ülkede kendisine “Ne okumak istiyorsun, nereyi düşünüyorsun” vb diye sorulduğunda ne kadar çok doktor, mimar, öğretmen, mühendis, hemşire olmak isteyen varsa bir o kadar da- belki daha da fazla-puanı nereye yeterse onu olmayı isteyen öğrenci vardır bence. Bazen bu puan, bölümden mezun olunduğunda yapılacak işin ve getireceği kazancın da önüne geçebilir çünkü önemli olan “üniversiteyi kazanmış ve açıkta kalmamış olmak” tır.
Haa tabi bu aşamada velilerinin inkar edilemez etkilerini de görmezden gelirsek çok ayıp olur. Pek çok ebeveynin, gelen puan yüksek ya da düşük olsun, bunlardan bazıları uzmanların tavsiyelerini dinledikten sonra bazen hak verseler de, “Sen hayatın gerçeklerini bilmiyorsun, şimdi kızsan da ileride bana teşekkür edeceksin evlat.” diyerek tercih listesinin ortasına parmak bastıklarını bilmeyen yoktur sanırım.

DİPLOMALI EŞEK OLMA SORUNSALI!

Öte yandan bu sürecin başka bir boyutu daha var: Diplomalı eşek olma sorunsalı. Hani büyüklerimizin bir lafı vardır: Oku baban gibi, eşek olma. -Bunu bazen virgülün yerini değiştirerek biraz esprili bir dille de söylerler.- Amaç okuyup bir meslek sahibi olmamız, aynı zamanda ve genellikle emir kipinde söylenen “ödevlerini yap, ders çalış” cümleleri arasında büyürken kendimizi sadece akademik anlamda geliştirmeyelim aynı zamanda sağduyulu bireyler de olabilmemizdir. Çünkü okumak bizi her anlamda geliştirecektir. Yalnız nasıl oluyorsa-aslında nasıl olduğu gayet ortada da onu da yazarsam bunun son yazım olmasından çekiniyorum, varın gerisini siz anlayın.- günümüzde gösterilen onca çabaya rağmen, girilen sınavlar ve bu sınavlara hazırlık süreçlerinden bahsediyorum,-herkes olmasa da- bir şekilde hem diplomalı hem de eşek olabiliyoruz. İlkokulda kendimizden büyük çantaları taşıyıp, ödevlerimizi düzenli yapmakla başlıyoruz her şeye. Karnelerimizin kişisel ve sosyal beceriler kısmını bir kenara atıp sadece derslerin yazılı olduğu bölüme odaklanıyoruz. Sonrasında yaptığımız tek şey de makine gibi çalışmak, çalışmak, çalışmak. Bu uğurda yeri geliyor saçları döküyoruz yeri geliyor muhteşem vücut ölçülerimizden vazgeçiyoruz. -Nasıl oluyor bu demeyin, habire ders çalışırken bir yandan da homini gırtlak yeme suretiyle beden ölçüleri de fizik kuralları eşliğinde küreselleşiyor haliyle, üstelik günümüzde annelerimizin ev yapımı abur cuburlarının yerini bilimum katkılı ve süper kalorili abur cuburlar almıştır.- Bu çalışma temposu öyle bir hale geliyor ki arkadaşlarımızla vakit geçirmek, sinemaya gitmek, oyun oynamak ya da hiçbir şey yapmadan yayılıp yatmak gibi normal olan şeyleri “bunu yapmak yerine bilmem kaç soru çözerdim” ya da “ben burada bunu yaparken bir yerlerde soru çözen rakiplerim var” diyerek lüks olarak algılamaya başlıyoruz. Birbirimizle girdiğimiz rekabetten ve sadece derslerle ilgilendiğimiz için bozulan sosyal ilişkilerimizden bahsetmiyorum bile... İstediğimiz- ya da istediğimizi düşündürüldüğümüz- noktaya gelmek için daha da yükselmeli ve yükselirken arkamızda neler bıraktığımıza da bakmamalıyız yoksa mazallah, bir anda-muhtemelen hırsımızın zayıf olduğu bir an- yükselmemizden daha önemli gelebilirler. Bu süre zarfında da annelerimizin çay partilerine, kadın günlerine falan konu oluyoruz. Seninki takdir getirdi mi bu dönem? Benimkine öğretmeni takmış, teşekkür alabildi ancak. Daha altımız bezliyken ayaklarımız üzerinde durur durmaz koşmaya başlamak gibi bir şey bu. Nam-ı diğer ”bir mesleğin olsun da insan olmasan da olur”a doğru koşmak.

Ülkenin en iyi üniversitelerinden birine dereceyle girip, “İstediğim her şeyi yaptım, gezdim tozdum, biraz soru çözdüm ama kendimi helak etmedim.” diyen kaç öğrenci vardır ki? Zaten onca sınav bu en iyileri- bu “iyi” denen şey de neyse artık- seçebilmek için değil mi? Üniversite kontenjanları bile bunu göstermiyor mu?

İşte bunları göz önüne aldığımda, tercih programlarında ya da seminerlerde yararlı ne söylenirse söylensin, kim bunları uygular ki? Aile çocuklarının getirdiği karnelere ve sınav sonuçlarına çocuk da senelerce en yüksek puanlara odaklanmış, üniversite denen şeyin sosyal olanakları olan bir yer olduğunu bilmeyen öğrenciler bile var. Bu nedenle kazandıktan sonra“Senelerce bunun için mi çalıştım?” diyerek hayal kırıklığına uğrayanlar da var.
Günümüzde başarılı- genelde başarıdan da anladığımız akademik başarı ve iş başarısı- olabilmek için ne çocuk oluyoruz ne genç, ileride daha rahat yaşamak için şimdi biraz kendimiz hırpalayalım diyoruz ya da bize dedirtiyorlar. Hatta buna kendimizi öyle bir kaptırıyoruz ki insanlığımızı da unutup diplomalı eşek olduğumuz bile oluyor... Hepimiz hayatımızda en az bir kere birileri için“Okumuş ama adam olamamış.” dendiğini duyarız. Bir gün eğer bu tavsiyeler -hani yukarıda bahsettiklerim- doğrultusunda seçimler yapan öğrencilerin ve onlara bilinçli olarak destek olan velilerin çoğunlukta olduğu bir Türkiye görürsem, şimdilik bu bir ütopya gibi görünse de, sanırım işte o gerçekten gelişmiş bir Türkiye olacaktır.

Başak SULTAN

İPHONE5 HAZIR MI?

Hakkında çıkan yüzlerce farklı haberin ardındansa sonunda, birçok farklı kaynak bu yeni cihazın çıkış tarihinin yaklaştığını net bir şekilde dile getirmiş durumda.



Yayılan haberlerin genelinde yeni iPhone'nun yakın zamanda üretime gireceğine ve Ağustos'ta tanıtılacağına değiniliyordu. Ancak bu haberler bize göre hayalden öteye gidemeyecek. Apple herhangi bir ürünü piyasaya çıkarmadan önce bir dizi farklı test yapıyor. Bu testlerin başında "Mühndislik doğrulama testi" yer alıyorken hemen akabindeyse "Tasarım doğrulama testi" bulunuor. Apple'ın şu anda üretilmesi beklenen yeni iPhone'uysa "EVT3" kısmında; bu da cihazın mühendislik doğrulama testinin üçüncü aşamasında olduğunu gösteriyor . Bu testler bittiği zaman başlayacak olan tasarım testlerinin de bir süre alacağını düşünürsek, son yayılan spekülasyonlarda olduğu gibi 7 Ağustos tarinde bir iPhone beklemek hayalden öteye gitmeyecektir.

Yayınlanan bir diğer bilgiye göreyse ilk örneği üretilen cihaz, 1GB RAM, 4G LTE gibi özelliklerle test ediliyor. Yeni iPhone'un çıkışıysa Eylül ayının başında ya da Ekim ayının ilk günlerinde olacak gibi gözüküyor.

 

25 Temmuz 2012 Çarşamba

İNTERNETTEN FİLM VE MÜZİK PAYLAŞIMINA REKOR CEZA GELİYOR

Kültür ve Turizm Bakanlığı, yeni bir düzenleme ile Fransa ve Amerika'da kullanılan ve paylaşımları 'yakalayan' sistemi Türkiye'de de hizmete sokacak.



Facebook ve Twitter'dan müzik paylaşımları ya da 'çok beğendim sen de dinle' diyerek şarkı göndermek suç unsuru olarak kabul edilecek. Kişilere para cezası verilecek.

Zaman gazetesinin haberine göre, müzik, edebiyat ve sinema dünyasının en büyük sorunlarının başında geliyor internetteki korsan paylaşımlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı, yeni bir düzenleme ile Fransa ve Amerika'da kullanılan ve paylaşımları 'yakalayan' sistemi Türkiye'de de hizmete sokacak.

Buna göre, kendi bilgisayarından herhangi bir şekilde arkadaşına müzik eseri, sinema filmi veya kitap gönderen, bu tip eserleri sosyal medyada paylaşan, otomatik olarak tespit edilecek. Kişiye, 'yasa dışı çoğaltımda' bulunmak suçundan para cezasına kadar yaptırımlar uygulanacak. Bakanlık, telif haklarını içeren kanunu yeniden düzenliyor. 'Fikir ve Sanat Eserleri Kanun Tasarısı' olarak ilgili tüm kesimlere görüş için gönderilen yeni tasarıda dikkat çekici yaptırımlar var.

Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik, tasarının en önemli düzenlemelerinin kişisel paylaşımlarla ilgili olduğunu söylüyor. Yabancı ülkelerde de kullanılan sistemde yer alan robot yazılım, bir şarkının veya telif hakkı söz konusu olan bir eserin, hangi bilgisayar üzerinden paylaşıldığını anında 'yakalıyor.' Bunun için öncelikle müzik konusunda kurulmuş meslek birlikleri veya yayınevi, yapımcı gibi eser sahiplerinin haklarını koruyan birimler, kendi veri tabanlarını oluşturacak. Bu veri tabanında müzikler, kitaplar, diziler, filmler yer alacak. Her bir eserin içinde de özel bir kod olacak. Robot yazılım, bu kodlara sahip herhangi bir eserin başka bir bilgisayara gönderilmesi veya paylaşılmasını anında tespit edecek.

Genel Müdür Abdurrahman Çelik, internetteki korsan indirmeler ve paylaşımlar nedeniyle telife konu olan eserlerin satışında çok ciddi düşüş olduğunu ifade ediyor. 1994 yılında 120 milyon olan albüm satışlarının, 2004'te 70, 2011'de 9 milyona kadar düştüğünü belirtiyor.

Fransa'da HADOPİ adı ile kurulan sistem sayesinde, ilk uyarıdan sonra paylaşım yapanların yüzde 90'ının bir daha eser paylaşmadığına dikkat çeken Çelik, 1,5 yıl içinde korsan paylaşımın yüzde 2'ye kadar düştüğünü aktarıyor. Bu nedenle Çelik'e göre, korsan paylaşımların önüne geçilmesi konusunda önemli başarılar sağlanılabilecek. Çelik, sistemin kesinlikle kişilerin bilgisayarındaki diğer bilgileri görmeyeceği bilgisini veriyor. Sistemin, sadece özel kodları olan ve telife konu olan eserlerin paylaşımını algıladığını kaydediyor.

 

 

24 Temmuz 2012 Salı

BATMAN "DARK KNIGHT RISES"LA REKORA DOYMUYOR

ABD'nin Colorado eyaletindeki bir sinema salonunda Batman filminin ilk gösterimi sırasında silahlı bir saldırganın seyircilerin üzerine ateş açarak 12 kişiyi öldürmesinin ardından, ''Kara Şövalye Yükseliyor'' filmi, 160 milyon dolarlık (290 milyon TL) hasılatıyla 2-D filmler arasında haftasonu rekorunu kırdı.



Los Angeles Times, New York Times, The Hollywood Reporter gibi medya kuruluşları ve gişe yetkilileri, 2-D filmler arasında Batman'in son filminin, sadece haftasonunda 160-162 milyon dolar arası hasılat getirdiğini, 2008'de yayınlanan Batman serisinin önceki filmi Kara Şovalye'nin de 158.4 milyon dolarla bundan önceki rekorun sahibi olduğu belirtildi.

The Hollywood Reporter ve gişe yetkilileri, filmin dünya genelinde aynı anda gösterildiği İngiltere, Avusturya, İspanya, Güney Kore gibi 17 ülkeden 9'unda, 70 milyon dolar hasılat elde ettiğini, 3-D filmleri ''Yenilmezler'' ve ''Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2''nin ardından 2-D sinemada en fazla hasılatı ''Kara Şövalye Yükseliyor''un elde ettiğini bildirdi.

22 Temmuz 2012 Pazar

57. ALAY FİLMİNİN ÇEKİMLERİ TAMAMLANDI

'Çılgın Türkler', 'Cumhuriyet' ve 'Diriliş' romanlarının yazarı Turgut Özakman'ın romanından uyarlanan 'Çanakkale 1915' filminin çekimleri geçtiğimiz gün sona erdi. Yönetmenliğini Yeşim Sezgin'in üstlendiği ve Çanakkale Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen Anzak Çıkarması'nı durdurmak amacıyla harekete geçen 57. Alay'ın öyküsünü anlatan filmin çekimleri 8 hafta sürdü.

Aksiyon dolu sahnelerden oluşan final bölümünü geçtiğimiz gün tamamlayan Sezgin, "Bütün sahneler duygulu ve gerçekçi oldu. Patlama sahneleri için uzun çekimler yaptık. Filmin en dikkat çekici sahnelerinden biri 57. Alay'ın savaşa girmeden kıldığı Bayram Namazı sahneleri oldu" dedi. Bu sahneler için çok hassas davrandıklarını anlatan Yeşim Sezgin iki tane imam danışman görevlendirdiklerini de anlattı.

LPG POMPALARINDA SICAK HAVA VURGUNU

Yetkililere göre sıcakların etkisi ile LPG'de yüzde 6'ya varan oranlarda kayıp yaşanıyor. Sanayi Bakanlığı pompaları on-line takibe almak için çalışma başlattı.



Vatandaşların ucuz diyerek tüketimine koştuğu LPG'de genleşme vurgunu ortaya çıktı. Yaz günlerinin gelmesi ile artan sıcak havalar yeni bir konuyu gündeme taşıdı. Türkiye'de 8 bin LPG bayinin büyük kısmının genleşme faktörünü ortadan kaldıran cihazları çalıştırmadığı tespit edildi. LPG'de yüzde 6 'ya kadar genleşmenin olduğunu aktaran yetkililer, "Örneğin 50 litre alan vatandaşın aslında aldığı yakıt 47 litreye kadar düşüyor" dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı harekete geçti.

Bakanlığın standartlarına göre akaryakıt pompa sayaçlarında genleşme etkisini kaldıracak ATC cihazlarının kullanılması geliyor. Çalışma başlatan Sanayi Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'deki 8 bin istasyonun 7 bini ATC cihazı bulunuyor. Ancak çoğu bayii pompada cihazı çalıştırmıyor ve sıcak havalarda by-pass ediyor. Soğuk havalarda ise aktif hale getiriyor.

Rafineriden ürünün 15 santigrat derecede alındığını aktaran yetkililer, "Havalar çok ısındığında LPG'de genleşme yüzde 6'ya kadar çıkıyor. Bu nedenle vatandaş asında farkına varmadan daha az ürün alıyor" değerlendirmesi yaptı. "Örneğin 50 litre alan vatandaşın aslında aldığı yakıt 47 litreye kadar düşüyor" tespitinde bulundu.

21 Temmuz 2012 Cumartesi

AUDI SANAL SHOWROOM'U HAYATA GEÇİRDİ

İngiltere’nin başkenti Londra’nın en işlek bölgelerinden Picadilly Caddesi’nde açılan Audi City, geleneksel Showroom ile dijital Showroom’un birleşmesinden oluşuyor. Gerçek araçların yerine birebir araç boyutlarındaki ekranlarda, tüm Audi modellerinin sanal versiyonlarının sergilendiği Audi City’de, geleneksel Showroom’da olduğu gibi satış temsilcileri de bulunuyor. Yani, isteyenler, Audi dünyasının yüz milyonlarca versiyonu arasında oluşturdukları Audi modelini önce sanal dünyada görüp, daha sonra da satın alabiliyor.



Sanal Test sürüşü de yapılıyor

Audi City’i çevreleyen duvarlardaki dev ekranlarda, Audi modellerinin birebir ölçüdeki sanal görsellerini incelemek mümkün. Oluşturulan modellerin, başka modeller ile de karşılaştırılabildiği Audi City’de, istenildiğinde her konuda satış temsilcilerinden de yardım alınabiliyor. Ziyaretçiler, ayrıca oluşturdukları Audi’ler ile sanal test sürüşü de yapabiliyor.

3 yıl içinde 20 kentte daha açılacak

Audi City’nin iki dünyayı birleştirdiğini söyleyen Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Peter Schwarzenbauer, “ Ziyaretçiler hem dijital ürün sergilemeyi, hem de yetkili satıcılar ile birebir iletişimi aynı anda elde edecek. Her Audi City, bir yetkili satıcı ile birlikte iş yapacak” diye konuştu.“Bu yeni mağaza konseptimiz, bizi müşterilerimiz ile daha da yakınlaştıracak. Hem kişiye göre hizmet vereceğiz, hem de müşterilerimiz ile daha yakın ilişki kurabileceğiz” diyen Schwarzenbauer, Audi City’lerin akşamları da kültürel ve sanatsal toplantılara ev sahipliği yapacağını söyledi. İlk Audi City’yi Londra’da açan Audi, 2015 yılına kadar, dünya genelindeki metropollerde 20 Audi City açmayı planlıyor.

GOOGLE GÖZLÜKLERİYLE UÇAKTAN ATLADILAR

Google teknoloji dünyasının bugüne kadar gördüğü en etkileyici şovlardan birine imza atarak Project Glass gözlüklerini duyurdu.

Google'ın kurucularından Sergey Brin şirketin I/O Geliştiriciler Konferansı'na sahneye Google gözlükleri takmış halde çıktı.

Sonrasında Brin, bugüne kadar yapılmış en etkileyici ürün duyurularından birine imza attı. San Fransisco üstünde uçan bir grup kişiye canlı bağlantı yapıldı. Google'ın Project Glass gözlüklerinden takan paraşütçüler uçaktan canlı yayında uçaktan atladı. Skydiver'lar başarılı şekilde yere iniş yaptı, konferans katılımcıları tüm yolculuğu onların Google gözlüklerinden izledi.

Şov burada bitmedi. Aynı paraşütçüler bisikletleriyle konferans salonununa hızlı bir giriş yaptı. Gözlükler hala gözlerindeydi.

Ancak gösteri yine sona ermedi. Brin, konferansa katılan yazılım mühendislerinden gözlükler için bugün itibariyle sipariş alınacağını açıkladı. 1500 dolara satılacak gözlükler 2013 yılında sahiplerinin elinde olacak.

Google, Poject Glass ile ilgili bir konunun özellikle altını çizdi: Gözlükler gerçek hayat ile olan bağı koparmayacak.

teknogaste

20 Temmuz 2012 Cuma

i-PAD'İN ATASI ORTAYA ÇIKTI

Apple'ın 2002 yılında tasarladağı iPad prototipi, gerçek iPad'den "biraz farklıymış!"

Geçtiğimiz aylarda eBay'de ortaya çıkan bir iPad prototipini görme şansı yakalamıştık. Şimdi ise Apple, işleri biraz karıştıracak bir şey yaptı: 2002'den kalan iPad prototipinin fotoğraflarını yayınladı. Elbette bu iPad hiç satılmadı, sadece fotoğraflarda kaldı.



2002'den kalan bu "iPad"in Intel işlemciyle çalıştığı söyleniyor (tam olarak Intel Pentium M). Orijinal iPad'den çok daha kalın olmasıyla dikkat çeken tabletin, Apple'ın o zamanki tasarım stiline uyum gösterdiği göze çarpıyor. Zira tablet, o zamanların iMac G4 ve MacBook'unda kullanılan beyaz polikarbonattan yapılış. chip.com.tr'ye göre cihazın üzerinde herhangi bir "giriş" tuşunun bulunmaması da farkedilen özelliklerinden. Bu arada 2002'den kalan bu tabletin boyutu, bildiğimiz iPad'den hatrı sayılır ölçüde büyük.

Prototipin bugünkü iPad'e göre farklı yanları olsa da, bazı özellikleri hala aynı. Örneğin prototip tablette herhangi bir SD kart slotu veya USB portu bulunmuyor.

STAION CRUZE EKİM'DE TÜRKİYE SATIŞINDA

Yeni tasarım otomobilin spor görünümünü daha da geliştiriyor.

1.478 litre’lik geniş bagaj hacmine sahip.

Chevrolet MyLink bilgi ve eğlence sistemi akıllı telefon entegrasyonu sağlıyor.

Yeni 1.4L turbo benzinli motoru 140 hp ve 200 Nm azami tork üretiyor.

Cruze station wagon tasarımı ve güvenli sürüş özellikleri ile Ekim ayından itibaren Türkiye pazarındaki yerini alacak.



2009 yılında lansmanı yapılan Cruze, Chevrolet markasının dünya çapındaki en başarılı modeli olarak 2012'nin ilk çeyreğine kadar dünya genelinde 1,3 milyon adet satıldı. İlgiyle beklenen station wagon modelinin Avrupa'nın her yerindeki bayi showroomlarında sergilenmeye başlamasıyla birlikte Chevrolet özellikle ailelere ve aktif bir yaşam tarzına sahip bireylere çekici gelen bir otomobili satışa sunmuş olacak.

Chevrolet Avrupa Başkan ve Genel Müdürü Susan Docherty, "'Cruze + wagon' formülünün Avrupalı sürücülerin gönlünü kazanacağına inanıyoruz" dedi ve şunları ekledi: "Yeni Cruze station wagon, geniş bir alan, çok yönlü kullanım, yüksek yakıt verimliliğine sahip yeni motorlar ve Chevrolet'nin yüksek teknolojili Chevrolet MyLink bilgi ve eğlence teknolojisini sunuyor"

Kompakt otomobiller Avrupa'da en geniş segment olarak, satılan tüm otomobillerin yaklaşık yüzde 17'sini oluştururken, station wagon otomobiller ise tüm satışlardan yüzde 22 pay alıyor. Station wagon alıcıları otomobillerinde ek alana kavuşmaktan memnun olmakla birlikte araçlarının aynı zamanda boyut, performans ve verdiği genel his açısından kompakt hatchback veya sedan otomobillerle benzer özelliklerde olmasını istiyorlar.

Yeni Chevrolet Cruze Station Wagon bütün bu ihtiyaçlar ve müşterilerin farklı yaşam tarzları göz önünde bulundurularak tasarlandı. Sahip olduğu özellikler bileşimi hem bir aile taşıtı, hem günübirlik geziler veya uzun tatil yolculukları için ideal olmasını sağlıyor.



Her noktası kardeşleri kadar keskin

Station wagon, Chevrolet Cruze sedan ve hatchback'in somutlaştırdığı spor tasarım dilini daha da ileri götürüyor. "Tekerlekler dışarı, gövde içeri" duruşunun vurguladığı güvenli görünüm, güçlü bir içbükey omuz hattı ve D sütununa doğru giderek alçalan tek kemerli bir tavan... Bu birleşim aracın güvenli görünümüne katkıda bulunan standart bir özellik oluşturuyor.

Çiftli ızgara ve ortada bulunan altın papyon station wagonun bir Chevrolet olduğu mesajını anında iletiyor. 2013 model Cruze'ların hepsinde yapılan tasarım değişiklikleri arasında, köşeli ön tampon ve yatay çıtalar bulunuyor. Güçlendirilmiş ön tampon ve üzerindeki sis lambaları ve yeni tasarlanan yuvaları otomobilin spor görüntüsünü daha da vurguluyor.

Yeni Chevrolet Cruze Station Wagon’un arka kısmında ise, bagaj kapağının eğimli açısı, yine eğimli olan ön kısmın dinamik görünümünü tamamlıyor. Tüm Yeni Chevrolet Cruze Station Wagon’lar yeni beş kollu 16 inç alüminyum alaşımlı çelik jant tasarımıyla birlikte sunulacak.

Ön tamponu çevreleyen tasarım sürücü ve yolcu kapısına doğru akarak, Chevrolet’nin kendine has bir özelliği haline gelen çift renkli kokpit görüntüsünü yaratıyor. Standart olarak yepyeni Chevrolet MyLink bilgi ve eğlence sistemiyle gelen otomobillerin entegre orta konsolu üzerinde yeni yedi inçlik yüksek çözünürlüklü dokunmatik ekran gururla sunuluyor.

Chevrolet MyLink özellikli müzik sistemi içeren yeni Chevrolet Cruze'larda, gösterge panelinin ve radyo biriminin yanındaki havalandırma çıkışlarının yerleşimi yeniden tasarlandı. Üst gösterge tablosunun içindeki küçük bölüm müzik sistemine daha yaklaştırıldı, USB ve aux-in girişleri eklendi.

En yeni motor seçeneği olan 1.4L 140 beygir turbo motorda sunulan Start/Stop özelliği ile ayrıca ekonomik sürüş destek menüsü içeren bir gösterge tablosu bulunacak.

Bilgi-eğlence sistemi bağlantıyı yeni bir seviyeye taşıyor

Yeni ve sofistike bir bilgi-eğlence sistemi olan Chevrolet Mylink, Yeni Chevrolet Cruze ile birlikte Ekim ayından itibaren satışa sunuluyor. Sistem, akıllı telefonun özelliklerini araca taşıyor. Chevrolet MyLink akıllı telefondaki içeriği yedi inçlik, yüksek çözünürlüklü, tam renkli dokunmatik bir ekranda bir araya getiriyor. MP3 çalar, iPod, iPad gibi dijital medyaçalar bağlantısı, USB veya Bluetooth üzerinden sağlanacak. Ayrıca USB veya Bluetooth bağlantısı kullanmayan bazı kişisel müzik çalar ve akıllı telefonlar için Chevrolet MyLink’e özel bir bağlantı seçeneği de olacak.

Chevrolet MyLink şu imkânları sunacak:

Telefon araması yaparken aranacak kişinin ismini hafızadan seçme, arama tuşuna dokunma, aramayı araç hoparlörlerinden gerçekleştirme ve böylelikle bir numarayı elle çevirmek gibi zahmetli bir süreçten kurtulma.
Kişisel müzik listelerine, fotoğraf galerilerine, telefon rehberlerine ve cihaz hafızasında saklanan diğer medya uygulamalarına ve verilere kolay erişim.
Otomobil hareket halinde değilken videoların ve kişisel slayt gösterilerinin hafızadan gösterimi.
Yakın gelecekte ihtiyaca yönelik olarak sunulacak farklı uygulamalar ile Chevrolet MyLink sisteminin kişiselleştirilmesine imkan sağlanıyor.

LG electronics tarafından üretilen yedi inçlik renkli dokunmatik ekran sade ve sezgisel bir tasarıma sahip. Ekran, her biri kolaylıkla seçilebilen komut listelerinden oluşan beş ayrı menü içeriyor. Chevrolet MyLink müzik sistemi direksiyondan kumanda edilebiliyor ve dijital müzik yayını (DAB) için de kullanılabiliyor. Aracın içerisindeki altı hoparlör ise, tüm yolculara mükemmel bir ses kalitesi sunuyor.

Ayrıca bir arka görüş kamerası Chevrolet MyLink sistemine sahip station wagon araçlarla birlikte standart olarak sunuluyor.



Geniş bagaj ve pratik iç tasarım

Yeni Chevrolet Cruze Station Wagon hem yolcular için geniş iç mekan, hem de yolcuların taşımak istediği eşyalar açısından değerlendirildiğinde geniş bir hacme sahip. Halı kaplı bagajın temel konfigürasyonu 1.024 mm uzunluğa sahip ve pencere hizasına kadar 500 litre yük kapasitesi mevcut. Arka koltuklar (60/40 oranında) katlanarak düz hale getirildiğinde, otomobil tavan hizasına kadar 1.478 litre yük kapasitesine sahip oluyor.

Bagajın diğer özellikleri arasında şunlar öne çıkıyor:

Tamamen katlanarak bir bölmenin içerisine sığdırılabilen bagaj kapağı. Tamamen açılabilen kapak yukarı kaldırılarak bagaja erişim kolaylaştırılabilir.
Arka koltukların arka kısmı ile bagaj kapağı bölmesinin arasında, üç kısımdan oluşan bir bagaj saklama bölümü.
Bagaj döşemesinin en arka kısmının altında, ayrı ve küçük bir yük taşıma kısmı mevcut. Bu kısımda standart bir lastik tamir seti bulunuyor.
Tekerlek kemerlerinin arkasında bulunan iki ekstra bagaj bölmesi.
Bagaj döşemesinin yan kısımlarında hacimce büyük yükleri bağlamak için kullanılabilecek aparatlar.

Otomobilin içerisindeki daha küçük eşya koyma yerleri arasında şişe koyulabilecek entegre kapı cepleri (ön kısım için 1,5 litre, arka kısım için 0,5 litre), geniş, aydınlatmalı iki raflı bir torpido gözü, ince bir dizüstü bilgisayarı taşıyabilecek genişliğe sahip koltuk arka cepleri ve gösterge panelinde daha küçük eşyaların koyulabileceği bir bölme yer alıyor.

Ayrıca bagaj fileleri, esnek bölme duvarlarına sahip bir bagaj düzenleme kutusu, bir araç tavan kutusunun yanı sıra bisiklet, kayak ve sörf tahtası taşıma sistemleri de isteğe bağlı olarak sunulan aksesuarlar arasında yer alıyor.



Zenginleştirilmiş motor serisi: birim tork için daha fazla güç

Yeni Chevrolet Cruze Station Wagon, 1.4L turbo benzinli motoru ile Cruze ailesine yeni bir dinamizm katıyor.



1.4L turbo beslemeli benzinli motor daha geniş strok hacmine sahip motorlarla karşılaştırılabilir bir performans sunarken, daha az yakıt tüketiyor ve daha düşük bir karbon ayak izine sahip. Standart olarak altı vitesli manüel şanzıman ile birlikte sunulduğunda, 1,850~4,900 d/d aralığında 140 hp (103kW) güç ve 200Nm maksimum tork üretiyor ve 0’dan 100 km/s hıza 9,5 saniyede ulaşabiliyor. 1.4L turbo beslemeli benzinli motorun kombine yakıt tüketimi 5,7 litre/100 km, CO2 emisyon miktarı ise 134 g/km.(MİLLİYET.COM/OTOMOBIL)

 

BATMAN'İN ÇÖKÜŞÜ ACI OLDUb

Batman Dark Knight Rises filminin ABD'nin Colorado eyaletinin Aurora şehrindeki ilk gösterimi sırasında düzenlenen saldırıda 14 kişi hayatını kaybetti. Saldırının ardından Başkan Barack Obama yatağından kaldırıldı.



Reuters'ın yerel KOA radyosuna dayandırdığı haberine göre, Batman Dark Knight Rises (Kara Şövalye Yükseliyor) filminin Aurora'da bulunan Century 16 sinemasında gece 00.00'da yapılan ilk gösterimi sırasında gaz maskeli kişi tarafından ateş açıldı.

MERCEDES A SERİSİNİ TÜRKİYE'DE 60 BİN LİRADAN SATACAK

Alman üretici Mercedes’in lüks kompakt sınıfta iddiasını ortaya koyacak yeni A-Serisi, kasım ayından itibaren, 60 bin TL’lik başlangıç fiyatıyla Türkiye’de satılmaya başlanacak. 2013 yılında farklı versiyonlarıyla birlikte geniş bir aile yaratacak olan A-Serisi, Mercedes’in Türkiye’deki “lüks sınıfın lideri” olma iddiasının önemli bir ayağını oluşturacak.

Dizel versiyon ise 67 bin liradan alıcısına ulaşacak.


Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Wolf-Dieter Kurz, yeni A-Serisi ile öncelikli hedeflerinin Türkiye’de yeni bir müşteri kitlesi yaratmak olduğunu dile getirirken, “B-Serisi ile bunu bir miktar başardık. Ancak A-Serisi’nde bunu daha da artırmayı istiyoruz” dedi. Şu an Türkiye satışlarının yüzde 50-55’ini C-Serisi ile gerçekleştirdiklerini, bunun da kendilerini zorladığını hatırlatan Kurz, “İster istemez tek bir modelden güç almak, elimizi kolumuzu bağlıyor, kısıtlıyor. A-Serisi ve onun türevleriyle en azından denge yaratacağız” diye konuştu.
Bu denge sayesinde, özellikle 2013’ten sonra satışlarında ciddi artışlar beklediklerini de vurgulayan Kurz, “Piyasa koşullarına ve satışlarımızın düzeyine bağlı olarak, 2013 ya da 2014’te lüks sınıfın liderliğini istiyoruz. Bunun için yeterince araç alabilmemiz de çok önemli. Araca yurtdışında büyük talep olacağı kesin” ifadesini kullandı.
Başka kardeşleri de olacak
Yeni A-Serisi’ni kasım ayından itibaren satışa sunacaklarını, ancak belirli bir adet belirleyemediklerini söyleyen Kurz, “Fabrikadan ne kadar alabilirsek satacağız. Şimdilik fiyatını 73 bin TL’den başlatmayı planlıyoruz. Ancak fiyat kesinleşmedi henüz” dedi.
A-Serisi’nin tek versiyonu olmayacağını, aynı temeli kullanan başka kardeşlerinin de geleceğini belirten Wolf-Dieter Kurz, “A- Serisi ile B-Serisi aynı platformu paylaşıyor. Bu ikiliye bir SUV, bir Coupe ve bir de dört kapılı Sport Coupe (CLA) katılacak. CLA’nın, özellikle C-Serisi’nden müşteri alacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

 



Eski A-Serisi ile isim benzerliğinin dışında hiçbir ortak yönü bulunmayan, yeni A-Serisi, artık lüks kompakt sınıfa terfi etmiş.
Mart ayında Cenevre Fuarı’nda ilk kez gösterilen A-Serisi, dünya çapındaki liderlik hedefi nedeniyle marka açısından büyük önem taşıyor. Nitekim son üretim onayı öncesinde araç, aralarında İstanbul doğumlu Başkan Dieter Zetsche’nin de bulunduğu Daimler Yönetim Kurulu üyeleri tarafından Güney Afrika’da test edilmiş. Boyutlarıyla daha geniş bir otomobil haline gelen A-Serisi, saldırgan tasarımı ve teknolojik donanımlarının yanı sıra performanslı motor seçenekleriyle de hayran kazanacağa benziyor.


BMW 1 Serisi ve yeni Audi A3’ün doğrudan rakibi haline gelen A-Serisi’nde standart ECO start/stop özelliğiyle donatılmış motorlar kullanılıyor. Aracın benzinli seçenekleri ilk etapta 1.6 lt (122 HP - 156 HP) ile 2.0 lt (211 HP) motorlara sahip. Dizel seçeneklerse 1.5 lt (109 HP), 1.8 lt (109 HP) ve 1.8 lt (136 HP) şeklinde. Bu motorlar 6 ileri manuel veya isteğe bağlı 7G-DCT çift kavramalı otomatik şanzımanla sunuluyor.

 

19 Temmuz 2012 Perşembe

FIAT 500 YENİDEN DÜNYA YILDIZI OLMA YOLUNDA

Chrysler Group LLJ ile yaptığı geniş kapsamlı stratejik işbirliğinin kapsamında Fiat Grubu markalarının ve modellerinin Kuzey Amerika pazarına dönüşü aksiyonunun ilk adımı olan Fiat 500, ABD pazarında 15 bin Dolar’dan başlayan anahtar teslim satış fiyatıyla ön plana çıkıyor.

 



ABD pazarında 2012 yılının ilk 6 ayında 20 bin adetten fazla satılan ve 2011 yılının satış adetlerini şimdiden geride bırakan Fiat 500 ailesi, tüm dünyada eriştiği 860 bin adeti aşan toplam satış performansıyla da haklı başarısını ortaya koyabiliyor.

Başta Avrupa pazarlarından Japonya’ya hatta Güney Afrika ve Güney Amerika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada satışa sunulduğu ilk günden bu yana önemli satış adetlerine imza atan Fiat 500, ABD pazarında satışa sunulmasının ardından elde ettiği satış başarısıyla da ön plana çıkıyor. Aradan geçen 5 yıl içinde 860 bin adeti aşan global satış başarısına erişen Fiat 500 model ailesi, 2012 yılının ilk 6 ayında ABD pazarında ulaştığı 20 bin adeti aşkın satış performansıyla da göz dolduruyor.

ABD pazarında 2011 yılının toplam satış adetlerini yılın ilk 6 ayındaki performansıyla geride bırakan Fiat 500, Fiat markasının resmen Kuzey Amerika pazarına dönüşünün de simgesi olması bakımından önem taşıyor. ABD pazarı için 15 bin Dolar’dan başlayan anahtar teslim fiyatıyla satışına devam edilen hatchback karoserli Fiat 500 modeliyse Meksika’da üretilmesiyle de dikkat çekiyor.

 

VOLVO'LAR İSPANYA'DA "KENDİ KENDİNE" SEYEHAT ETTİ

SARTRE (Safe Road Trains for the Environment - Çevre İçin Güvenli Yol Trenleri) projesindeki araç konvoy testleri ilerleme kaydediyor. SARTRE projesi Ricardo UK Ltd, Applus+ Idiada, Tecnalia Research & Innovation, Institut für Kraftfahrzeuge Aachen (IKA), SP Technical Research Institute, Volvo Technology ve Volvo Car Corporation’ın katılımıyla gerçekleşiyor. Geçtiğimiz günlerde Barselona yakınlarındaki bir otoyolda proje kapsamında önemli bir adım atıldı. İlk defa bir yol treninin, otoyolu kullanan diğer sürücülerle birlikte test sürüşü gerçekleşti.

Volvo Car Corporation’da SARTRE proje yöneticisi olan Linda Wahlström: "Bir günde 200 kilometre yol kat ettik ve bu testi başarıyla tamamladık. Gerçekten çok mutluyuz," dedi.

Yol treni, profesyonel bir sürücü tarafından kullanılan bir lider araç ve bu aracı takip eden bir dizi araçtan oluşuyor. Araçlarda Volvo Car Corporation’ın ve Volvo Technology’nin projeden önce sahip olduğu güvenlik sistemlerinin üzerine yeni sistemler eklendi. Araçlar; kameralar, radar ve lazer sensörleri gibi ek özelliklere sahip. Konvoydaki otomobiller, lider aracın yanı sıra kendilerine en yakın pozisyondaki araçları da kontrol ediyor. Kablosuz iletişim özelliği eklenmiş konvoy araçları, Ricardo otonom kontrol sistemini kullanarak lider aracın hareketlerini ‘taklit’ ediyor ve tıpkı lider araç gibi hızlanıyor, fren ve manevra yapıyor.

İyileştirilmiş sürücü ortamı

Proje sürücülerin konforunu artırmayı hedefliyor. Sürücüler artık araç kullanırken başka işlere zaman ayırabilecek. Örneğin dizüstü bilgisayarlarıyla çalışabilecek, kitap okuyabilecek veya arkalarına yaslanarak rahat bir öğle yemeğinin tadını çıkarabilecekler.

Elbette proje aynı zamanda trafik güvenliğini artırmayı, çevresel etkileri azaltmayı ve hassas hız kontrolü sayesinde trafik sıkışıklığı riskini ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Bir lider araç ile Volvo XC60, Volvo V60, Volvo S60 ve bir kamyondan oluşan dört takipçi araç, İspanya’daki tarihi yol trenini oluşturdular.
Linda Wahlström: "Bu sürüşü otoyolu kullanan diğer sürücülerle birlikte gerçekleştirmek, projemiz için önemli bir kilometre taşıdır. Bu, gerçekten heyecan vericiydi,” dedi ve ekledi: “Araçların hızı 85 km/s’ydi. İki araç arasındaki mesafe ise yalnızca altı metre idi. Test pistindeki denemelerimizde, sürüşlerimizi beş metre ile 15 metre arasında değişen mesafelerle gerçekleştirdik.”

Hızlı adaptasyon

Başka bir otomobili 85 km/s hızla ve sadece altı metre takip mesafesiyle izleyen bir otomobilde oturmak ve tamamen teknolojiye güvenmek biraz korkutucu gelebilir. Ancak şimdiye kadarki tecrübeler insanların buna çok hızlı bir şekilde adapte olduğunu gösteriyor.

Üç yıllık bir proje olan SARTRE, 2009’dan beri sürdürülüyor. Projede yer alan araçlar toplamda yaklaşık 10 bin kilometre mesafe kat ettiler. İspanya’da trafiğe açık alanda gerçekleştirilen testten sonra, proje artık yeni bir evreye giriyor ve bu evrede yakıt tüketim miktarı analizlerine odaklanılacak.

Linda Wahlström: “Proje süresince birçok şey öğrendik. İnsanlar otonom sürüşün bilim kurgudan ibaret olduğunu düşündüler, ancak gerçek şu ki, bu teknolojiye şimdiden sahibiz. Meseleye tamamen kavramsal yaklaştığımızda, projenin yolunda gittiğini ve yol treninin gelecekte şu veya bu şekilde hayata geçeceğini söyleyebiliriz,” dedi ve ekledi: "Mevcut sistemlerde mümkün olduğunca az değişiklik yapmaya gerçekten büyük önem verdik. Her şey, yollarda herhangi bir altyapı değişikliği yapmaya veya otomobillere pahalı parçalar eklemeye gerek kalmaksızın çalışmalıydı. Projenin bir parçası olarak geliştirilen yazılımın dışında, proje kapsamında geliştirilen otomobilleri şu anda galerilerde sergilenen diğer otomobillerden ayıran tek özellik, otomobiller arasındaki kablosuz ağ bağlantısıdır.”

SARTRE projesi hakkında

SARTRE projesi, Safe Road Trains for the Environment’ın (Çevre için Güvenli Yol Trenleri) kısaltmasıdır. Framework 7 programı çerçevesinde kısmen Avrupa komisyonu tarafından finanse edilen SARTRE, Ricardo UK Ltd tarafından yönetilmekte ve diğer katılımcı şirketler arasındaki işbirliğini kapsamaktadır: İspanya’dan Idiada ve Tecnalia Research & Innovation, Almanya’dan Institut für Kraftfahrzeuge Aachen (IKA), İsveç’ten SP Technical Research Institute ve yine İsveç’ten Volvo Car Corporation ve Volvo Technology.

SARTRE, çevre için güvenli yol trenleri (araç konvoyları) geliştirerek kişisel ulaşımda değişim yaratacak bir adımı teşvik etmeyi hedeflemektedir. Sistem prototip formunda geliştirilmektedir. Bu, yol trenlerinin modifiye edilmemiş karayollarına yol treni konvoyuna dâhil olmayan diğer araçlarla tam bir etkileşim içerisinde ve güvenli bir şekilde uyum sağlamasını kolaylaşacaktır.



Proje bir yandan çevre, güvenlik ve trafik yoğunluğu olmak üzere üç temel ulaşım sorunu ele alırken, aynı zamanda da ‘sürücü konforunu’ artırmayı hedefleyerek sürücülerin beğenisini kazanıyor. SARTRE’ın amaçları şu şekilde özetlenebilir:

• Yol trenlerinin yollarda ve yolların altyapısında değişiklik yapmaksızın halka açık yollarda kullanılabilmesini sağlayacak kabul edilebilir araç konvoyu oluşturma stratejileri belirlemek.
• Prototip bir araç konvoy sistemi için teknolojiler oluşturarak, geliştirerek ve entegre ederek belirlenen stratejilerin güncel hayatta çeşitli senaryolarla birlikte değerlendirilebilmesini sağlamak.

• Araç konvoylarının kullanımının çevreye, güvenliğe ve trafik sıkışıklığının önlenmesine nasıl katkı sağlayacağını göstermek.

• Yeni bir çalışma modelinin nasıl araç konvoylarının kullanımını teşvik etmede kullanılabileceğini ve bu modelin hem diğer araç şoförlerine hem de araç konvoyu kullanıcılarına faydalarını göstermek.



Başarılı olması durumunda, SARTRE projesinin önemli avantajlar sağlaması beklenmektedir. Otoyolda yüksek hızla seyreden yol trenlerindeki araçların, araçlar arasındaki mesafe ve araç geometrisine bağlı olarak yaklaşık yüzde 20 yakıt tasarrufu sağlayacağı tahmin edilmektedir. Sürücü hatası ve yorgunluktan kaynaklanan kazaların azalması, güvenliği artıracaktır. Yolculuk sürelerinin azalması da mevcut yolların kapasitesinin daha etkin şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Bu teknolojinin kullanıcıları için, daha kolay, öngörülebilir, düşük maliyetli ve daha fazla serbest zaman imkânı sunan bir yolculuk pratik anlamda çok daha çekici olacaktır. Resmi olarak 2009’un Eylül ayında başlayan SARTRE projesi toplam üç yıl sürecek.

TELEFONLAR NEDEN ROOT'LANIR? ROOT NEDİR?

Linux ve Unix'den gelen "root" terimi, Android işletim sisteminde tüm komut ve dosyalara erişimi açıklıyor. Android telefonları, kısıtlı kullanıcı izinleriyle geliyorlar. Onlara uygulama yüklemek ve ayarları değiştirmek mümkün olsa da, sistem dosyalarını değiştirmeniz mümkün olmuyor.



Kullanıcılar, genellikle ceplerini "telefonlarının kontrolünü kendi ellerine almak" için root'luyorlar. İşte root'lu telefonların en çok kullanıldığı alanlar:

- Root'lu bir telefonu tamamen yedeklemek ve geri yüklemek mümkündür. Titanium Backup gibi uygulamalar, uygulamalarınızı, verilerinizi önceki bir zamana geri yükleyebilir. Telefon üreticinizin sağladığı kurtarma araçları ise cebinizi sadece stok haline döndürür.
Root'un sunduğu diğer avantajlar ve riskler
- Bazı mobil sağlayıcılar, farklı bir cihazınızı cebiniz üzerinde internete açtığınızda ek ücret uygulayabiliyorlar. Tethering adı verilen bu işlem, root'lu telefonlarda ücretsiz olarak yapılabiliyor (ancak bu, mobil sağlayıcının hizmet şartlarını çiğnemek anlamına geliyor).

- Telefon üreticilerinden bağımsız olarak geliştirilen Android ROM'larını yüklemek. Root'lu kullanıcılar, özel ROM'lar sayesinde yeni Android sürümlerine daha çabuk geçebiliyor, güvenlik yamalarına ve yeni işlevlerine daha hızlı kavuşabiliyorlar.

- Root'lu kullanıcılar, işlemcinin saat hızını değiştirerek hız kazanabiliyor, GPU'da ince ayarlar yaparak oyun performansını artırabiliyorlar. Bunun yanında telefonla beraber gelen üçüncü parti uygulamaları kaldırabiliyorlar.

Root'lama işleminin telefonun garantisini ortadan kaldırdığını unutmamanız gerekiyor. Root işlemini geri almadığınız takdirde telefon üreticiniz, garanti talebinizi geri çevirebilir. Root'lamanın en önemli riski ise telefonun "tuğla" haline gelme, yani kullanılmaz hale gelme olasılığı. Root'lu telefonlardaki diğer bir güvenlik endişesi ise, zararlı bir uygulamanın root izinlerini kullanarak daha büyük bir zarar verebilmesi.

THE XX'İN YENİ ALBÜMÜNÜN İLK KLİBİ HARİKA ÇOCUKTAN

 

Batman serisinin son filmi için hazırladığı fragmanla şöhreti yakalayan Doğan Can Gündoğdu The XX'e çektiği kliple yeniden karşımızda. The XX'in yeni albümünün ilk klibi 3 gün içinde 1 milyon kişi tarafından izlendi!



THE XX KİMDİR?

Romy Madley Croft, Oliver Sim, Baria Qureshi ve Jamie Smith'den oluşan Londralı pop-rock grubudur.

2004 yılından bu yana çalışmalarına devam eden grup ilk albümleri olan XX'i piyasaya sürdü. Grup elemanları daha 19 yaşında olmalarına rağmen yaptıkları müzikle kitleleri kendilerine hayran bırakarak camiada kalıcı bir yer edindiler.

Özellikle ilk  albümdeki Crystalised parçası döneminde oldukça beğenilmişti.

[youtube width="600" height="365" video_id="_nW5AF0m9Zw"]

İOS 6 HAKKINDA HER ŞEY

Apple her sene olduğu gibi bu sene de, mobil işletim sistemi iOS'un yeni versiyonunu geçtiğimiz WWDC 2012 aktivitesinde tanıttı. iOS 6 adındaki işletim sistemi, iPhone 3GS/4/4S, iPod Touch 4 ve iPad 2/ 3 cihazlarında çalışacak ve bu cihazlardaki hali hazırda yerleşik durumdaki uygulamalara birçok yeni özellik kazandıracak. Gelin bakalım bu yeni özelliklerle birlikte iOS 6, Android ve Windows Phone işletim sistemleri karşısındaki yerini sağlamlaştırabiliyor mu?


Harita
Artık Apple, Harita uygulamasında kullandığı ve mobil konusundaki en büyük rakibi Google'ın geliştirdiği Google Maps'ten vazgeçiyor. iOS 6'da bizi, Apple'ın kendi geliştirdiği haritalar karşılayacak. Bu haritalar vektör tabanlı bir motor üzerinde çalışacak. Google Maps'ten pek de farklı görünmese de, kendi geliştirdiği bu sistemin iOS 6 üzerinde daha efektif çalışacağı açık.
Navigasyon konusunda da kendini geliştiren Harita uygulamasında, gelişmiş yol tarif uygulamalarından esinlenilmiş. 3 boyutlu görünümü de destekleyen haritalar, gerçek zamanlı trafik bilgilerini de kullanıcıya sunacak. Dönüş ve yol ayrımlarında büyük tabelaları ekrana getirmesi ve sesli uyarılarla da iOS 6'lı cihazlar, tamamen bir GPS navigasyon cihazına dönüşmüş olacak.
Akıllı bir uygulamaya dönüşen Harita uygulaması, siz bir dönüşü kaçırdığınızda ya da rotanızda trafik sıkışıklığı, kaza gibi anlık olaylar olduğunda, alternatif bir rota sunuyor ve gideceğiniz yere en kısa zamanda varmanızı da sağlıyor.
Uygulamanın yeni özelliklerinden biri de Flyover yani Kuşbakışı özelliği. Bu özellikle birlikte şehirlerin merkezi kısımlarını, foto-gerçekçi ve interaktif 3 boyutlu olarak gezebiliyorsunuz. Tabi ki bu ve diğer özelliklerin ülkemizde ne zaman işe yarayacağını kestirmek zor.

Siri

iOS'un sesli yardımcısı Siri, iOS 6'yla birlikte yeni özellikler kazanıyor. Ancak bahsedeceğimiz özelliklerin ülkemize entegrasyonu nasıl ve ne zaman yapılacağı veya yapılıp yapılmayacağı da belli değil. Çünkü bu özellikler, ABD odaklı olarak düşünülmüş.

Yardımcımız artık spor müsabakaları konusundaki sorularınıza cevap verebiliyor. Beyzbol, basketbol, Amerikan futbolu, futbol ve buz hokeyi müsabakalarıyla ilgili fikstür, skor ve canlı skor bilgilerini size sunuyor. Oyuncu istatistikleri ve karşılaştırmaları da verebilen Siri, takımınızın nasıl bir form çizdiğiyle ilgili bilgileri de verebiliyor. Spor konusunda Türkiye ile ilgili içeriği Apple'ın sağlayabileceğini düşünmüyorum, bu yüzden bu tür bir içeriği Türk iOS 6 kullanıcıları ne zaman yararlı bulabilir göreceğiz.

Siri'nin iOS 6'yla sunulan yeni bir özelliği ise sinemayla ilgili. Bulunduğunuz yere veya seanslara göre film seçiminize yardımcı olabiliyor. İstediğiniz bir filmin fragmanını izletmesini ya da Rotten Tomatoes sitesindeki yorumlarını göstermesini isteyebiliyoruz. Siri ayrıca artık IMDB sitesi gibi filmin yönetmenini, kazandığı ödülleri de bizimle paylaşıyor. Aktör/aktris tabanlı aramalar da yapmak mümkün.

Benzer olarak restoran önerisi de sunabilen Sİri, mutfağa, fiyata, lokasyona, açık havada masa olup olmadığı gibi seçeneklere göre de bu önerileri daraltarak, keyfinize göre en iyi yerde yemek yemenizi de sağlayabiliyor. Yelp sitesi üzerinden restoranın kaç yıldız aldığı, fiyat aralığı, fotoğraf ve yorumları da sunmakla birlikte, OpenTable uygulamasını kullanarak bu restoranlara rezervasyon yapmanızı da mümkün kılıyor. Ancak bahsettiğimiz gibi Yelp ve OpenTable'ın Türkiye içeriği konusunda gelişmesi şart.

iOS 6'nın Facebook ve Twitter entegrasyonundan Siri de nasibini almış görünüyor. Artık Facebook durum güncellemelerinizi, yorumlarınızı ve atacağınız Tweet'leri Siri'yle konuşarak gönderebiliyorsunuz. Sadece sesinizi kullanarak bunları yapmak oldukça hoş. Ancak Siri'nin henüz Türkçe bilmediğini göz önüne aldığımızda, Türk kullanıcıların büyük bölümü için bu yenilik de bizlere uzak görünüyor.

Eğer App Store'dan uygulama indirip denemeye bayılan biriyseniz, Siri bu konuda oldukça yardımcı olacak. Çünkü artık Siri'ye "Facebook'u çalıştır" komutunu verirseniz, yardımcımız uygulamanın ismini anlayarak onun çalışmasını sağlayabiliyor. Klasörler içinde kaybolmaktan böylece kurtulmuş oluyorsunuz.

Son olarak Apple'ın araba üreticisi firmalarla, Siri – Araç entegrasyonu üzerinde çalıştığını da belirtelim. Yakın zamanda Siri destekli araçları yollarda göreceğiz.

 

Facebook entegrasyonu

Uzun süredir beklenen bir özellik olan iOS + Facebook entegrasyonu, iOS 6'yla birlikte nihayet sunuluyor. Artık Facebook'ta fotoğraf paylaşmak için Facebook uygulamasına girmenize gerek yok. Kamera ya da Fotoğraflar uygulamaları içinden fotoğraflarınızı Facebook'ta paylaşabiliyorsunuz. Harita uygulamasından Facebook'a yerinizi bildirmeniz de mümkün. Hatta GameCenter'dan Fruit Ninja'daki yeni rekorunuzu arkadaşlarınıza göstermeniz bile sağlanmış.

Belki de en işe yarayan entegrasyon, Takvim ve Kişiler uygulamaları üzerinde bulunuyor. Facebook aktiviteleriniz, Takvim uygulamasında otomatik olarak eklenirken, Facebook'taki arkadaşlarınızın profil bilgileri, Kişiler uygulamasındaki arkadaşlarınızla entegre hale geliyor. Böylece arkadaşınız e-posta adresini ya da telefon numarasını değiştirdiği zaman, Kişiler uygulamasındaki profilde de bu değişiklik uygulanıyor.

Son olarak Facebook'un "Beğen" butonu, App Store ve iTunes'a eklenmiş bulunacak. Böylelikle hoşunuza giden bir uygulama, şarkı, albüm veya filmi "Beğen"diğinizi gösterebileceksiniz.

Kısacası Facebook entegrasyonu, başlangıç için hiç de fena gözükmüyor.

Fotoğraf akışı

Apple her ne kadar iOS üzerinde sosyal ağ entegrasyonuna önem veriyor gibi görünse de, iOS ve Mac OS'u kendi içerisinde bir sosyal ağ haline getirmeye de çalışıyor. Bunun en önemli göstergesi de iCloud özelliğinin farklı uygulamalarda kullanılıyor olması. Photo Stream yani Fotoğraf Akışı da bu uygulamalardan biri. Artık Fotoğraflar uygulamasına girip seçtiğiniz fotoğrafları diğer iCloud kullanan iOS 6 veya Mac OS X'in son versiyonu Mountain Lion kullanıcılarıyla anında paylaşabiliyorsunuz. Paylaştığınız fotoğrafları web üzerinden de görmek mümkün. Fotoğraflara yorum atabiliyor olmanız da güzel bir özellik olarak eklenmiş. Belki de fotoğraf akışının en büyük rahatlığı, paylaşılan fotoğrafların iCloud kotanıza etki etmiyor olması.

 

Passbook

iOS 6'yla sunulan yeni bir uygulama da Passbook. Bu uygulamayla birlikte uçak, film, konser biletleriniz, indirim kuponlarınız ve daha birçok farklı içerik, elektronik olarak Passbook üzerinden kullanılabiliyor. Örneğin bir film için bilet aldınız. Biletiniz otomatik olarak Passcard uygulamasında beliriyor ve üzerindeki barkodu okutarak filme girebiliyorsunuz. Benzer olarak Starbucks'larda satılan kartları ele alalım. Diyelim ki kartınızı Passbook'a eklediniz. Kartınızda ne kadar para kaldığını görmeniz ve Starbucks'lara gidip iPhone veya iPod Touch'ınızın ekranındaki barkodu okutarak kartınızı kullanmanız mümkün oluyor.

Bu uygulama, bilet ve indirim gibi içerikleri düzenli ve toplu bir şekilde tutmasının yanında, zaman ve mekan tabanlı olmasıyla da oldukça kullanışlı hale geliyor. Diyelim ki uçak biletiniz Passbook'ta ve uçuşunuz saat 13'te. Sabah 9'da "Bugün 13'e biletiniz var" gibi bir uyarıyla uyanıyorsunuz. Havaalanı'na girdiğinizde ise otomatik olarak biletiniz kilit ekranında beliriyor.

Geleceği parlak gibi görünen Passbook uygulaması, ülkemize zor adapte olacak uygulamalar arasındaki yerini alıyor.

FaceTime

Daha önce sadece Wi-Fi ağlar üzerinden çalışan (jailbreak'le birlikte 3G'den de kullanılabilen) FaceTime yani görüntülü görüşme uygulaması, iOS 6'yla beraber 3G üzerinden de çalışabilir oluyor. iPad'iniz üzerinden telefon numaranızı kullanarak görüntülü arama yapabilmeniz de iOS 6'yla birlikte gelen FaceTime özelliklerinden biri.

Telefon

iOS 6'yla birlikte iPhone kullanıcıları nihayet telefon görüşmeleri konusunda seçeneklere sahip oluyorlar. Diyelim ki bir arama geldi ve o an görüşmek istemiyorsunuz. Karşınıza "Mesajla yanıtla", "Sonra hatırlat" gibi seçenekler sunuluyor. Mesajla yanıtlamayı tercih ederseniz arama iptal ediliyor ve size 3 adet hazır mesajla birlikte kişiselleştirebileceğiniz bir mesaj seçeneği sunuluyor. Tabi bu mesajı ister SMS isterseniz de iMessage üzerinden yollayabiliyorsunuz.

Eğer sonra hatırlamak istiyorsanız karşınıza zaman veya mekan tabanlı seçenekler sunuluyor. Örneğin 1 saat sonra hatırlatılmasını ya da evinize girdiğinizde hatırlatılmasını isteyebiliyorsunuz.

Belki de telefon konusunda en işe yarar özellik "Rahatsız etmeyin" özelliği. Bu özellikle birlikte istediğiniz bir saat aralığında, sadece belli kişilerden çağrıları kabul etmeniz mümkün oluyor. Böylece telefonunuzu kapatmadan rahat bir uyku alabiliyorsunuz.

 

Safari

Web tarayıcımız da iOS 6'yla birlikte küçük değişikliklere sahip oluyor. Artık iCloud'un egemenliği burada da görünüyor. Herhangi bir iCihaz üzerinden iCloud'a eklediğiniz web tarama sekmeleri, diğer cihazlardan da görünebiliyor. Böylece iPad'inizden iCloud'da sakladığınız bir sayfaya, iPhone'unuz üzerinden de ulaşabilmeniz sağlanıyor.

Diyelim pek vaktiniz yok ve bulduğunuz web sayfasını sonra okumak istiyorsunuz. Çevrimdışı olarak o sayfayı indirip sonra okumak için "Okuma Listesi"ne atabiliyorsunuz. Safari'nin iOS 6'yla sunulan en büyük rahatlığı ise, siteler üzerinde fotoğraf veya video paylaşırken, artık Safari dahilinde bu fotoğraf ve video seçimini yapabiliyor olmanız.

Sonuç

iOS 6 beklentileri karşılayabilecek mi? Bu sorunun cevabını önümüzdeki sonbahar aylarında iOS 6'nın son kullanıcıya sunulmasıyla birlikte öğreneceğiz. Bir ihtimal olarak bu yeni iOS'un, yeni bir iPhone'la birlikte kullanıcılara sunulmasını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Eğer iPhone 5'le birlikte bu işletim sistemini de görürsek, o zaman burada anlattıklarımızdan daha da fazlasını görebiliriz. Android Jelly Bean'in ve Google Nexus tabletin de piyasaya çıkmasıyla birlikte iOS, daha güçlü rakiplerle yarışıyor. Bakalım 2012'yi Google mı Apple mı önde kapatacak.

(WWW.TEKNOKULIS.COM)

18 Temmuz 2012 Çarşamba

NİSA AKMAN SETTE BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ

18 saat çalışan kadın yönetmen Nisan Akman çekimlere ara verdiği sırada beyin kanaması geçirdi.



54 yaşındaki Nisan Akman, yakında ekranlara taşınacak olan Orhan Kemal'in aynı adlı eserinden uyarlanan "Kötü Yol" dizisinin setinde beyin kanaması geçirdi ve kısmi felç oldu. Olay 4 gün önce yaşandı. Nisan Akman, başrollerini Cansel Elçin, Şükran Ovalı ve İlker Aksum'un paylaştıkları "Kötü Yol" adlı yeni bir televizyon dizisinin çekimleri için Balat'ta kurulan sette çalışıyordu. Titizliğiyle tanınan usta rejisör, aşırı sıcakta gününün neredeyse 18 saatini sette geçiriyordu. Akman, bazı teknik aksamalar olunca hayli sinirlendi ve gerginleşti. Aksaklığın giderilmemesi üzerine kameraya "stop" emri veren Akman, "Biraz sahilde dolaşıp kafamı toparlayayım" diyerek sahilde yürüdüğü sırada tansiyonunun düşmesiyle yere yığıldı. Hemen taksiyle Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan Akman'a müdahale edildi. Bir kan pıhtısının Akman'ın beynine giden damarı tıkadığı ve buna bağlı olarak sağ tarafının felç olduğu anlaşıldı. Ünlü yönetmenin rahatsızlığının aşırı stres, yoğun çalışma ve sıcağa bağlı olarak meydana gelmiş olabileceği belirtildi.

ENGİN ORBEY HAYATINI KAYBETTİ

Türk Tiyatrosunun duayen ismi Engin Orbey hayatını kaybetti.



14 Ağustos 1936 da dünyaya gelen Ergin Orbey, konservatuar eğitiminin ardından girdiği Devlet Tiyatrolarında çok uzun yıllar oyuncu yönetmen ve idareci olarak görev yapmıştır. İlk olarak 1960’lı yıllarda Eskişehir’de kurulan Belediye Tiyatrosunun Genel Sanat Yönetmenliği görevine gelerek Eskişehir de tiyatro çalışmalarına başlayan büyük usta, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı oyunculuk bölümünün kuruluşunda da aktif rol oynamıştır. 27 Mart 2001 tarihinde Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının Kurucu Genel Sanat Yönetmenliği görevini üstlenen Ergin Orbey, Şehir Tiyatrolarının birçok repertuar oyununun da rejisörlüğünü gerçekleştirmiştir.
Wall Street Journal'ın haberine göre Apple'ın yeni iPhone'unda daha ince bir ekran bulunacak.

 


Apple'ın ekran üretimindeki ortakları Sharp, Japan Display ve LG Display, "in-cell" teknolojisi adı verilen yeni bir teknolojiyle panel üretiyor. Bu paneller, tipik LCD panellerin üzerine yerleştirilen ikinci bir dokunmatik katman gereksimini yokediyor. Böylelikle ekrana direkt olarak sensörler entegre edilebiliyor. Böylelikle ekran daha ince ve görüntü daha kaliteli oluyor.
Üreticiler, yeni panellerin üretiminin oldukça zahmetli ve zaman alan bir iş olduğunu da belirtiyorlar.
Apple'ın yeni iPhone'u, önümüzdeki sonbaharda piyasaya çıkabilir. Belirtilene göre Samsung'un Galaxy S III'ünden daha büyük bir ekrana ve daha uzun bir pil ömrüne sahip olacak.
iPhone 5'in Galaxy SIII'ü satış anlamında geçmesi zor bir ihtimal değil. iPhone 4S'in de satışlarının ne kadar yüksek olduğunu piyasaya çıktığını görmüştük. Donanımsal açıdan ne kadar geride olursa olsun, Apple firması elindeki donanımı iyi bir yazılımla satmasını biliyor. Üzerine bir de tasarım konduğunda, Apple ürünlerinin iyi bir rakip bulması zor görünüyor.

TRAFİKTE EN ÇOK LPG'Lİ ARAÇ VAR

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından yayınlanan raporda ülkemizdeki motorlu kara taşıtları hakkında çarpıcı bilgiler yer aldı.
Mayıs ayı verilerine göre günde ortalama 3500 araç trafiğe çıktı.Trafikteki toplam araç sayısı 8 milyonu aşarken, LPG'li araç sayısı %40'a ulaştı.


2012 Mayıs ayında 102 899 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
2012 Mayıs ayında trafiğe kaydı yapılan toplam 102 899 taşıt içinde otomobil % 50 pay ve 51 403 adet ile ilk sırada yer almakta, otomobili % 19,7 pay ve 20 276 adet ile motosiklet, % 17,6 pay ve 18 118 adet ile kamyonet, % 6,3 pay ve 6 449 adet ile traktör takip etmektedir. Mayıs ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların % 6,5 pay ve 6 653 adedini ise minibüs, otobüs, kamyon ve özel amaçlı taşıtlar oluşturmaktadır.
Yaza doğru araç satışları arttı
Bir önceki aya göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı % 17,5 arttı. Bu artış otomobilde % 20, minibüste % 1,4, otobüste % 8,8, kamyonette % 14, kamyonda % 0,1, motosiklette % 30,2, özel amaçlı taşıtlarda % 87,8, olarak gerçekleşmiştir. Traktörde % 5,1 azalış oldu.
2011 yılına göre %10 düşüş var
2012 yılı Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı % 10 azaldı. Bu azalış otomobilde % 9,1, minibüste % 10,5, kamyonette % 24,1, kamyonda % 24,3, özel amaçlı taşıtlarda % 14,8 olarak gerçekleşti. Otobüste % 11, motosiklette % 2,4, traktörde % 3,7 artış oldu.
400 bine yakın yeni araç trafikte
2012 Ocak-Mayıs döneminde 451 041 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 51 867 adet taşıtın ise trafikten kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam artan taşıt sayısı 399 174 adet oldu. Mayıs ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı toplam 16 488 702 adet taşıtın % 50,6'sını otomobil, % 16,4'ünü kamyonet, % 15,6'sını motosiklet, % 9'unu traktör, % 4,5'ini kamyon, % 2,4'ünü minibüs, % 1,4'ünü otobüs, % 0,2'sini ise özel amaçlı taşıtlar oluşturmaktadır.
414 256 adet taşıtın devri yapıldı
2012 yılı Mayıs ayında devri yapılan toplam 414 256 taşıt içinde otomobil % 65,2 pay ve 270 256 adet ile ilk sırada yer almakta, otomobili % 17,4 pay ve 72 287 adet ile kamyonet, % 6,4 pay ve 26 358 adet ile motosiklet, % 3,9 pay ve 16 289 adet ile kamyon takip etmektedir. Mayıs ayında devri yapılan taşıtların % 7 pay ve 29 066 adedini ise minibüs, otobüs, özel amaçlı taşıtlar ve traktör oluşturmaktadır.
Trafikte en çok LPG'li araç var
2012 yılı Mayıs ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı 8 342 805 adet otomobilin % 40,6'sı LPG, % 35,9'u benzin, % 22,9'u dizel yakıt kullanmaktadır. Yakıt türü bilinmeyen(2) otomobillerin oranı ise % 0,6'dır.
Volkswagen ve Renault tercih edildi
2012 Mayıs ayında trafiğe kaydı yapılan 51 403 adet otomobilin % 12,5'ini Volkswagen, % 12'sini Renault, % 9,7'sini Tofaş-Fiat, % 9,4'ünü Opel, % 8,8'ini Ford, % 7,5'ini Hyundai, % 4,7'sini Toyota, % 4,4'ünü Dacia, % 3,8'ini Chevrolet, % 3,6'sını Nissan, % 23,6'sını ise diğer markalar oluşturmaktadır.
(1) Devir, Noterler aracılığı ile ikinci, üçüncü ve daha fazla el değiştiren taşıtları ifade etmektedir.
(2) Yakıt türü bilinmeyenler, ruhsat işlemlerinde yakıt türü boş bırakılan veya sehven hatalı veri girişi yapılan otomobiller ile elektrikli otomobilleri kapsamaktadır.

MEEGO EKİBİ ÇİN'E TRANSFER OLDU

Nokia'nın  başarısız olmak için adeta çırpındığı akıllı telefon kulvarında uzun zamandır yaptığı en doğru iş olan Meego'yu da çöpe atması yenilgiyi kabullendiğinin açık kanıtı. Dünya devi şirket adım adım uçuruma doğru giderken büyük yatırım yaptığı ve  tutunacak tek dalı olan Meego'yu da çalışanlarını göndererek feshetti.

Uzun geliştirme sürecinden sonra sadece N9 modelinde kullandığı MeeGo işletim sistemini geliştiren ekip, geçtiğimiz günlerde Fin akıllı telefon üreticisinden ayrıldığını açıklamıştı.


Jolla isimli bir şirket kuran ekip, ilk büyük ortaklığını Çin'in en büyük mobil telefon satıcısıyla imzaladı. Çinli D.Phone Group'la anlaşan firma, ülkede Jolla'lı akıllı telefonların satışına başlayacak.
Nokia'nın da Jolla'yla "Bridge" programıyla ilişkisini sürdürdüğü biliniyor. Nokia'da çalışanlar ayrıldıktan sonra girişimleri için destek alabiliyorlar.

GRAND VITARA 2013'DE DAHA GÜZEL

Makyajlanan Suzuki Grand Vitara, yapılan yeniliklerle daha hırçın bir görünüm sunarken önce Uzakdoğu’da gün ışığına çıkacak.



Sportif arazi araçlarının öncülerinden olan Grand Vitara, Japonya pazarındaki adıyla Escudo, makyajlandı. 2013'te bayilerde yerini alacak olan bu modelde özellikle farlar, sinyaller, panjur ve tampon tasarımları yenilendi. Bu parçalarla güncel modele oranla bir miktar uzayan otomobilde, yan aynalar ve yedek lastik taşıyıcıda da değişiklikler yapıldı. Yan basamaklar da farklı bir tasarıma kavuştu. Mekanik özelliklerinde bir değişiklik olmayan bu modelin Japonya pazarı için sunulan X-Adventure donanımında sunroof, ESP, 18 inçlik jantlar sunulurken, kırmızı dikişli sportif koltuklar, deri direksiyon simidi ve vites topuzu bulunuyor.

17 Temmuz 2012 Salı

BOĞAZİÇİ CAZ KOROSU, NİMET KARAKUŞ VE NASIL BÜYÜDÜK BİZ!

Gazetepress ailesine katıldığım ilk yazımda, Boğaziçi Caz Korosu’ndan nam-ı diğer perisini aradığımız külkedisinden ve sponsor arayışlarından bahsetmiştim. Ne oldu biliyor musunuz?

Boğaziçi Caz Korosu'nun sponsor arayışı son güne kadar devam etti hatta yanılmıyorsam masrafların bir kısmını yakın çevrelerinden borç alarak kendi ceplerinden karşılamak zorunda kaldılar. Sonunda güç bela gittiler Karma Korolar(Mixed Choirs), Folklor(Folklore) ve Çağdaş Müzik (Musica Contemporanea) dallarında üç ayrı altın madalya kazandılar.

DÖNÜŞ YOLUNDA NELER YAŞANDI?

Her şey yolunda gider mi hiç? Bu sefer de dönüşlerinde sorun çıktı çünkü konaklama ve katılım masrafları için yine sponsora ihtiyaçları oldu. 'Hadi canım sende, onca başarıdan sonra kimse destek vermedi mi?' demeyin. Ülkemizin Dünya şampiyonu korosu Amerika’da mahsur kalma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı! Ya da belki seslerini iyi duyuramamışlardır, onca televizyon programı, gazete köşeleri, sosyal medyada paylaşılan linkler ve videolar yetmemiştir(!) Milletin gözü kör, kulağı sağır olacak değil ya? Neyse sonunda döndüler, ama altın madalyaların yanında borçlarıyla beraber. Bu durumda “neden bu hallere düştüler” diye sitem etmemek elde değil ama sanırım bu konuda söyleyebileceğim tek şey, onlara bize bu gururu yaşattıkları için teşekkür ediyorum ve başarılarının devamını gönülden diliyorum! Sesleri kulaklarımızdan eksik olmasın!

NİMET KOŞTU BEN SEVİNDİM!

Aslında niyetim bu hafta sizlere, başka bir gurur kaynağımızdan, bir milli atletten bahsetmekti. Geçenlerde en yakın arkadaşımla- kendisi N’PR İletişim Danışmanlığı Şirketi’nde İletişim Yönetmen Yardımcısı Rüya Bengü Çelik olur- kızsal sohbetlerimizden birinde onun işlerinden, neler yaptığından, yoğunluğundan falan konuşurken söz ülkemizi gururlandırmak için koşan Nimet Karakuş’a geldi. Bakmayın böyle bir çırpıda Nimet Karakuş yazabildiğime, aslında ben bu arkadaşımızı, Bengü, kendi çalıştığı şirketin de iş yaptığı, Yüksel’in desteklediği milli sporculardan bahsederken tanıdım.-Evet anlaşıldığı üzere, sporla fazla ilgilenmiyorum hatta itiraf edeyim genelde haberlerde ne duyuyorsam o kadarını bilirim diyebilirim.- Meğer neler de kaçırmışım! Ben o gün dahaca Londra Olimpiyatları’na katılacağını duymuştum fakat birkaç gün sonra bizim kız “Sen daha tanıma beni bak neler de yapıyorum” dercesine, Barselona’da Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası’nda 100 metrede gümüş madalya almasın mı? Kendi kendime, “Aaa bu geçen gün biz konuşurken bahsettiği kız değil mi ya? Helal olsun!” dedim. Ama bendeki ne sevinç görmeniz lazım! Ağzım kulaklarımda, sanırsınız ben koşmuşum. Hatta hızımı alamayıp ilk fırsatta Bengü’ye “Nimet- evet, ismini birkaç gün önce duymuş olsam da bir anda evimizden biri kıvamına gelmişti, halka mal olmak böyle bir şey olsa gerek- Barcelona’da gümüş madalya almış!” diye yetiştirdim sanki bir tek ben biliyormuşum gibi! Londra Olimpiyatları’nda bu sevinci tekrar yaşamayı çok istiyorum, söz veriyorum bu sefer daha bilinçli sevineceğim!-En azından haberi sadece ben duymuşum gibi yapmamaya özen gösteririm.- Sanıyorum bu durumda da söyleyebileceğim en anlamlı söz- mümkünse yüksek sesle, olmadı çığırarak- “Ha gayret Nimet, tabanlara kuvvet!” olur.

YAŞLANMAYALIM, BÜYÜYELİM 

Bu yazının size düşündürdükleri nelerdir bilmem ama, bir de benim penceremden bakarsak: Biz Bengüyle liseden beri arkadaşız. O zamanki kız kıza sohbetlerimizle şimdilerde olanları -bkz: yukarda kısmen bahsi geçen- kıyaslayınca, vay be diyorum, arada dağlar kadar fark var. Nerede o 1 ay sonraki bilmem ne partisinde ne giyeceğine ya da saçını nasıl yapacağına karar vermek için dolabı zihinlerinde önlerine döken kızlar, nerede bunlar? Hani çok olsa ciddi konu kapsamında ders konuşurduk biz arkadaş! Yaş 17’ye karşı 27! Zaman kendi halinde geçmekle kalmıyor, bizi de değiştiriyor, büyütüyor ve olgunlaştırıyor mu ne?- Yaşlanıyoruz demek yerine bunları sıraladım, bozmayınız. Anlayacağınız, benim penceremden durum vahim! Bu gidişle yakında kırışık kremlerine de dadanırım ben!

Başak SULTAN

 

15 Temmuz 2012 Pazar

BU PROTESTO ONE LOVE FESTİVAL'E DAMGA VURDU

İki gün sürecek Efes Pilsen One Love festivalinde cumartesi akşamı festivalin kapanışını canlı performansı ile bir efsaneye dönüşen Kaiser Chiefs yaptı. Grubun solisti Ricky Wilson, festivalde alkol satışının yasaklanmasına tepki gösterdi. Sahneden inip seyircilerin arasına giren İngiliz sanatçı, hayranlarına onlarca bardak bira dağıttı.


FESTİVALİN 11'İNCİSİ ALKOLSÜZ

Kendilerine "Eyüplüler" diyen bir grubun semtlerinde üç aylar içinde alkol satılan bir etkinliğin yapılmasına karşı çıkmasıyla başlayan ve sosyal medyada olay yaratan One Love Festivali'ne yönelik önemli bir gelişme yaşandı. Günlerdir sosyal medyada devam eden festivalde alkol satışına yönelik resmi açıklama geldi.

Festivaldeki gelişmelerin canlı olarak verildiği Facebook sayfasında, festivalde alkollü ürün satılmayacağı açıklandı.

İşte yapılan resmi açıklama:

"Yazılı anlaşmalarımız olmasına ve mevzuatlara uygun olmasına rağmen, işletme sahiplerinin ruhsatlarını kullandırmaması nedeniyle, etkinliğimiz süresince alkollü ürün satışı yapılmayacaktır. Tarafımıza çok kısa süre önce bildirilen bu durum nedeniyle tüm müzikseverlerden özür dileriz."  /_np/5589/17245589.jpg

"EYÜPLÜLER" BAŞLATMIŞTI

Yıllardır Efes Pilsen sponsorluğunda yapılan ve iki gün süren One Love Festivali, son günlerde "alkole alıştırdığı" gerekçesiyle "bira festivali" gibi eleştirilere maruz kalmıştı.

Kendilerine "eyüplüler" diyen bir grup, yoğun bir şekilde Efes Pilsen One Love Festivali’nin Osmanlı'dan kalma ilk santral binasında ve Eyüp Sultan ilçesi sınırları içinde yapılmasına karşı çıkıp, bu yöndeki tepkilerini “Eyüp'te bira festivaline 'Hayır!..” başlığıyla Twitter’ın en çok konuşulan konusu yapmıştı.

RENCİDE EDER İDDASI

Eyüp gazetesinin internet sitesinden bir açıklamada bulunan grup: "Biz kimsenin inancına yaşantısına sanat anlayışına karşı bir tepki koymuyoruz, bildirilen sanatçıların katılması ve kendi sanatlarını icra etmesine de bir itirazımız yok. Ancak Osmanlı'dan yadigar kalan bu mekanda ve Eyüp Sultan İlçesinin sınırları içerisinde, mübarek üç ayların içinde tam da Ramazan ayının girişine yakın bir tarihte böyle bir festivalin bizler gibi Tüm Eyüp'lüleri ve Eyüp Sultan severlerini rencide edeceğini hem siyasi ve mülki erkanın, hem de festivalin sponsoru olan firmaların ve Bilgi Üniversitesi yetkililerinin bilmesi ve bu hassasiyetlere uygun bir şekilde hareket etmesini istiyoruz.Eyüp Sultan'da bira festivaline HAYIR diyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

Festival yetkilileri Twitter sayfasından isteyenlere bilet iadesi yapılabileceğini de duyurdu.

Sosyal medyada bu olay ise Ricky Wilson'dan yıllarca unutulmayacak hareket olarak değerlendirildi.

One Love Festival’de bugün (15 Temmuz Pazar) Style-Ist, Mira ve Elif Çağlar performanslarını sergiledikten sonra ana sahneyi neo-soul ve dans müzik etkileşimli pop'un yeni kraliçesi Kimbra ve soul, reggae, funk ve hip hop tarzlarının harmanından oluşan farklı bir tarza sahip, son dönemlerin en çarpıcı kadın vokallerinden Selah Sue’ya bırakacak. One Love Festival’in bu seneki kapanışını ise Brit-Pop’un efsane gruplarından Pulp yapacak.(WWW.HURRIYET.COM.TR)

13 Temmuz 2012 Cuma

SEAN PENN'İN SON BOMBASI

Sean Penn'in Olmak İstediğim Yer adlı yeni filmi ile vizyonda. Emektar bir rock yıldızının arayışlarını anlatan filmdeki rolüyle Sean Penn bir kere daha oscarlık bir performans ortaya koymuş.



 

FİLMİN KONUSU

Cheyenne, 30 yıldan beri görüşmediği babasının ölümü üzerine, 2. Dünya Savaşı sırasında babasına Auschwitz toplama kampında işkence eden Nazi subayını bulmayı kendine görev edinir.
Sorrentino’nun hikâyesini seyrederken, Cheyenne’nin esprilerinin arkasındaki hüzne, günlük yaşamın içine gizlenmiş rastlantılarla zenginleşen bir senaryo.

Yönetmen: Paolo Sorrentino

Senaryo: Paolo Sorrentino, Umberto Contarello

Oyuncular: Sean Penn, Frances McDormand, Judd Hirsch, Eve Hewson, Kerry Condon, Harry Dean Stanton, Joyce Van Patten, David Byrne, Olwen Fouere, Shea Whigham

Tür: Komedi, Dram

Müzik: David Byrne, Will Oldham

Görüntü Yönetmeni: Luca Bigazzi

Gösterim Tarihi: 13 Temmuz 2012 Cuma

12 Temmuz 2012 Perşembe

İPHONE-5 İÇİN ÖN SİPARİŞ BAŞLADI

Henüz özellikleri, fiyatı ve ne zaman çıkacağı açıklanmamış olan iPhone 5, Çin'deki alışveriş sitelerine satışa sunuldu.


Apple yeni iPhone'un ardından iPhone 5 için çalışmalarını sürdüredursun Çin'de alışveriş sitelerinin iPhone 5'i satışa koydu bile.
Taobao adlı alışveriş sitesi ne zaman çıkacağı belirsiz olan iPhone 5'i önsiparişe koydu. Üstelik ürün özelliklerini ve ürünün sözde resmini bile ekledi.

iPhone 5'in Ağustos ile Eylül ayları arasında çıkacağı tahmin ediliyor. Telefonun eski modellere göre daha büyük bir ekrana sahip olması bekleniyor. Ses tanıma sistemi Siri'nin de çok daha iyi performanslı olacağı belirtiliyor.

Bütün bu bilgiler iPhone 5'in Taobao adlı alışveriş sitesindeki satış sayfasında yer alıyor.

Alibaba Grubu'nun bir parçası olan Taobao, iPhone 5 siparişlerinde ortada sabit bir fiyat olmadığından ürüne 160 dolarlık depozito bedeli biçti. Yani 160 doları şimdi ödüyorsunuz, ürün çıktığında da fiyatı neyse aradaki farkı ödeyerek telefonu alabiliyorsunuz.

Bir başka satıcı Dahai998888 ise önsiparişleri kabul etmeye bu hafta başladı. Bu site ise iPhone 5'i 1100 dolardan satışa koydu.

iPhone 5'i ön siparişe koyan hiçbir alışveriş sitesi kesin teslim tarihi vermiyor.

Apple halen ürünün özelliklerini doğrulamış değil. Detaylar ve fiyat için de belirsizlik sürüyor.