
Pazar sabahı ilk ışıklarla birlikte alıp başını gitme isteği ile dolup taşacağız. Durup dururken olmayacak bu his tabi ki. Zaten olan sorunlar birden mısır patlağı gibi çıkıverecek ortaya. Aklınıza bile gelmeyen biçimde anlık bir mesele yüzünden sinirlerin gerilmesi ve tahammül sınırlarının zorlanması mümkün.
Bu öyle bir etkileşim ki, ortada elle tutulur hiçbir şey yokken bile bilinçaltı özgürleşme ihtiyacından dolayı kişiler huzursuzluk yaratmaya ve huysuzlaşmaya başlayabilirler. “Bu ilişkide başarılı olamadıysan vakit kaybetmenin alemi yok. Niye katlanayım ki? Başka bir ilişki de başarılı olmamam için hiçbir neden yok” v.b. şeyler işte. Sorunlu ya da sorunsuz tüm ilişkilerden sıyrılıverme ve sonradan pişmanlık duyulabilecek riskli yaklaşımlar sergileme eğilimi de olabilir.
Gün boyunca bu etki yoğun bir şekilde hissedilecek. Serüvenlerin cazibesine kapılmayın. Bunun yerine mevcut ilişkinize biraz serüven katmaya çalışın. Bu dediğim çok kolay olmayacaktır. Zira var olan sorunları ufak bile olsa bugün gözümüze batacak. Yine de partnerinizle bugün her zamankinden farklı bir gün geçirmeye bakın. Tamamen çılgınca denilebilecek şeyler… Veya çılgınca bir şey olmasa bile alın fotoğraf makinenizi birlikte şehrin keşfedilmemiş yerlerini keşfedin. Önceden planlanmamış kısa bir gezi mesela. Ama öyle romantizm için filan değil. Farklı ve değişik bir gün yaşamak adına. Öyle ki heyecan ve değişiklik arayışımızın karşılığını bir şekilde bulabilelim. Bu sayede heyecanı olup olmadık noktalarda aramaya kalkmayalım.
Saat 10:38'den sonra ay günün geri kalanında boşlukta olacak. Faydasından emin olmak istediğiniz başlangıçlar için tavsiye edilmeyecek bir durum bu. Öğlene kadar kendimizi her an her dakika parlayıp terslenmeye hazır bulacağımız bir etki olacak. Öfke ama neye olduğu belli değil... Daha doğrusu her şeye karşı olabilir. Gözünün üzerinde kaşın mevcudiyeti bile "vay sen misin bana bunu yapan" dedirtecek bir etki yaratabilir insanlarda.
Sabır göstermenin pek mümkün olmayacağını özellikle de sözlerimizi sakınmak gibi bir kaygımızın olmayacağını söyleyebilirim. Susup dinlemeyi, bakıp sadece iyiye hizmet edeni görmeyi, hissedip tartmayı, mantık süzgecinin deliklerini daraltmayı bilsek ne güzel olur. Bu saatlerde aynı zamanda eğer düşünmeden harekete geçme dürtüsüne engel olabilmişsek, güçlü olmayı gerektiren şeyleri yapabilmek şansımız olacak.
Öfke kontrolü zor bir mekanizma biliyorum. Ama öfke duyduğunuz bir anda, bırakın dış koşulları kendinize dönüp şöyle bir bakın. Kendinize derken yüreğinize diyorum aslında. Sakinleşmeye çalışıp yüreğinizde ne var ne yok hissetmeye çalışın. Eğer sevgiyi bulmuşsanız ne ala. Tamam artık öfkenin galip gelme şansı kalmadı. Çünkü hiyerarşik olarak sevgi diğer duyguları ve dürtüleri alt etme gücüne sahip. Gözünü karartmak da sevgi enerjisini görmemizi engelleyecek bir duvarı yüreğimize örmek anlamına geliyor. Akşama kadar ayın başka bir temel açısı olmayacak ve bu hızlı, aceleci tavırlı günü noktalayacağız.
Kendi kendinizi sınava tabii tutabileceğiniz ve kalbinizden gelen güzellikleri hiçbir engel tanımadan çevrenize aktarabildiğiniz bir gün geçirmenizi dilerim.
Samiye ÖZBAŞ SOYSAL
http://astrokarmik.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder