reklam

26 Ocak 2013 Cumartesi

POTADA SAVUNMA SPORLARI

 Bu hafta bir kez daha anladık ki basketbol savunma sporudur ve bu sporda atanlar değil savunanlar kazanır. İşte bu yüzden sezon başından beri Fenerbahçe Ülker'i yerip, galibiyet alamasa bile Beşiktaş'ı övdük.

 

Fenerbahçe Ülker yine savunamadı. 82 sayı hiç de az değil. Yine son çeyrekte savunmada dağıldı 28 sayı yiyerek. Ama 3. çeyrek sonu rakibi 54'te tutması, geri adım atmadan maçı kazanmayı bilmesi çok önemliydi. Bu maçtaki galibiyetin şifreleri ise basit, önceki mağlubiyetlerin şifresi neyse onların tam tersi yapıldı bu maçta. Reboundlar ezilen bir takımdık, 40-32 gibi net bir üstünlük sağladık seken toplarda. Ne kadar konsantre olduğumuzun, maçı istediğimizin göstergesidir bu. Bu konudaki diğer bir gösterge de serbest atış yüzdemiz oldu. Bojan 10/10'la başı çektiği 32/28 gibi bir yüzde ile faul atmamız reboundlarla birlikte maçı getiren diğer bir belirleyici oldu. Oyuncu bazında değerlendirecek olursak Bojan Fenerbahe Ülker için büyük şans. Her maçı kazandırabilecek potansiyele sahip ve kaybedilen maçlar dahil hepsinde o performansı ortaya koydu. Ama savunma yapmayıp 100 yeyince galibiyetler gelememişti. Savunmadaki toparlanmanın esas sebebi ise üvey evlat muamelesi görenlerin takıma dahil edilmesidir. Çoğu maç hiç oyuna girmeyen Oğuz ve Kaya süre alınca takımın çehresi bir anda değişti. İkilinin 11 rebound alması, 5 hucum reboundu yapması, sayılardan sonra göğüs göğüse vuruşmaları, Fenerbahçenin üstündeki ölü toprağını ciddi anlamda temizledi. Emir ve Ömer'in de takıma dönmesi ile işler daha da iyi gidebilir. İnşallah bu maç reklam arası gibi olmaz da geride kalan maçlarda da aynı mücadele devam eder, ki, geride daha 9 maçın olması umutlarımızı yeşertiyor. Bir not da koç hakkında söyleyelim. Sürekli Pianigiani gitsin dememizin nedeni buydu. Yani o gidip Ertuğrul Hoca takımın başına geçmiş olsa, Ömer,Kaya,İlkan,Barış gibi oyuncular da oyuna dahil olacaktı ve bu düzelme çok daha erken ortaya çıkacaktı. Sinyore de bu şekilde takımı yönetecekse, tabi ki başımızın üstünde yeri var. Yerlilerin oyuna dahil olması, çarpı iki katkı veriyor takıma. Hem onlar katkı veriyor, hem de yerim garanti diye sahada yürüyen Andersen-Batiste kendine çeki düzen veriyor. Andersen bu rekabetten sağ çıktı ilk hafta. Batiste ise kenara alınırken verdiği tepkilerle ilk rekabet haftasının zayıf halası oldu ve bir daha da oyuna dahil olamadı.


Anadolu Efes'in içine Efes Pilsen kaçmış bu hafta. 50'lilerde biten maçları çok özlemişiz. Hele ki Fenerbahçe Ülker'le 90,100' lere abone olduğumuz bir sezonda ilaç gibi geldi bu maç. Sonuna kadar hak edilmiş bir maçı son dakikalarda kaybetme noktasına getirmek sinirlerimizi yıpratsa da, bir anda gelen 3 tane üçlükle bir maç içinde iki galibiyet sevinci yaşamış olduk. Zaten düşük olan sayıların dengeli şekilde dağılması galibiyet kadar sevindirici. Efes zaten çok önemli silahlara sahip. Bir oyuncu çıkıp 30 sayı atabilir. Ama hepsinin maç boyunca sıcak kalması, maçın sonunda kazanma şansımızı çok yukarılara çıkarıyor. Başa baş giden bu maçı kazanmak Final Four yolunda çok önemli bir adım oldu. Zalgiris 1 galibiyette kalırken biz 4-1 gibi güzel bir yüzde yakalamış olduk. CSKA'nın kendi evinde Malaga'ya yenilmesi de bence güzel oldu. Top 8 için Malaga'da önemli bir avantaj sağladı ama Efes için amaç Top 8 değil, grubu ilk ikide bitirmek olmalı. Yıldız oyuncuları var, çok iyi bir koçları var ve hepsinden önemlisi mücadeleleri sürekli yükseliyor. Efes'in gerçek gücünü göreceğimiz seriden ilki galibiyetle geride kaldı. Şimdi çok kritik bir Malaga deplasmanı var. CSKA'yı Rusya'da yenmenin morali olsa da Anadolu Efes istemedeği sürece bizi yenebileceklerini düşünmüyorum. Fenerbahçe Ülker umut tazelese de, Final Four yolundaki en önemli takımımız Efes, bu umudumuzun devam etmesi ve daha da güçlenmesi için haftaya çok önemli bir final maçı bizi bekliyor.

 

Sürekli yenilseler de bu ligte en keyif aldığım takımımız Beşiktaş. Ellerinden avuçlarında yüreklerinde ne varsa parkeye döküyorlar. İstanbul'da Fenerbahçe Ülker'e 98 atan Siena kendi evinde maçı 56 sayı ile, 3. çeyreği sadece 6 syı ile geçebildi. İstanbul'da 41 sayı atıp tarihe geçen, Arena'yı babası yaptırmış gibi davranan Brown 13 sayı atabildi. Demek ki rakibin gücü, sizin oynamasına izin verdiğiniz ile sınırlıymış. Çok önemli bir galibiyet olacaktı kazansaydık. Hem Beşiktaş için hem Fenerbahçe Ülker için. Bu kadar mücadele ve iyi savunmaya kaşrı kazanamıyor olmamız ise bütçe ve yıldız oyuncu yokluğundan başka bir şey değil. 1,2 ve 4. çeyreklerde 13-13-12 atabilmişiz, sadece 3. çeyrek 19 atabildik ki orda da zaten 13-6 gibi bir seri ortaya çıktı. Bu sezon böyle geçecek, her maç mücadele için sevinip skor için üzüleceğiz. Ama inşallah artık Erman Hoca biraz daha derli toplu bütçesi olan bir takımda çalışma imkanı bulur. Düzeltelim, inşallah Beşiktaş seneye biraz daha bütçesini yukarı çıkarır. Galibiyet alamasak da, Beşiktaş'ın maçını izleyen hiç bir basketbol sever ya da basketbol yazarı, "bu takımın burada ne işi var" demedi, diyemeyecek de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder