Otomobil endüstrisi pek çok yenilikle ve değişimle çağ atlamış. Motor teknolojileri o kadar ilerlemiş ki 10 yıl öncesine göre yarı yarıya daha az yakıt tüketen otomobillerin teknolojik anlamda kat ettiği yol takdire şayandı. Yine hemen her stantta en az bir tane elektrik otomobil görmek yeniliklerden bir diğeriydi.
Ancak fuardaki otomobillerin içine bindiğimizde yenilik karşıtı bir durumla karşılaştık. İstisnasız tüm markalarda araç kokpitleri 1980'li yılların başına dönmüş. Tüm araçlarda Mercedes 190 ya da Ford Taunus tarzı sürücüye mesafeli kokpitler dikkat çekiciydi. Yine 80'lerde BMW konsolunu sürücüye eğimli hale getirmeden önceki duruş tüm konsolların ortak noktasıydı.
Ayrıca buton ve düğmeler, göstergeler ve kadran tasarımı ile yazı stilleri 1980'lerin izlerini taşıyor.
80'lerin ikinci yarısından itibaren adım adım sürücüye yaklaşan kokpit 2000 li yıllarda sürücüye oturacak yer bırakmayacak kadar koltukla iç içeydi. Amaç sürücünün her noktaya rahatça ulaşıp, göstergeleri kolaylıkla okumasıydı. Ancak bu yakınlık görsel olarak da olsa bir hacim daralmasına neden oluyordu.
Yeni düzende düz çizgisel ve araç kaputuna paralel uzanan konsol ilk başta yadırgansa da tüm araçlarda aynı düzenle karşılaşılması sonrasında duruma alışılıyor.
Üreticilerden durumla ilgili net bir yanıt alamasak da bu yeni akımın iki nedeni olabilir; Bir tanesi tüm kumandaların dokunmatik ekran sayesinde zaten sürücünün elinin hemen altında olması. Bir diğeri de sürücünün yola odaklanmasını engellememek için sade bir konsol ile konsantrasyonu bozacak ayrıntılardan kaçınılması.
Zaman zaman dış tasarımda eskiye dair bölgesel ya da markasal yerellikle kısıtlı esintiler görmeye alışmıştık. Ancak ilk kez araç konsolu gibi sürekli göz önünde bulunan bir alanda, tüm markaların katılımıyla topyekün eskiye dönüş görüyoruz.
Bu değişim ve sadeliğin çok uzun sürmeyeceğini düşünüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder