reklam

30 Kasım 2012 Cuma

HAYATIMIZA DOKUNAN MUTLULUK TOHUMLARI

Çoğu zaman olduğu gibi bugünlerde de bir yandan haberlerden ya da çevremdeki insanlardan üzüleceğim, şaşıracağım, sinirleneceğim bir sürü şey duyuyorum. Ama bir yandan da sürekli bunların inadına, mutluluk taşıyan tohumlar “biz de buradayız” diyor sanki, bir ağlıyorsam bin gülüyorum. Bu yazımda sizlere, bu sıralar beni sıkça gülümseten, ne zaman konuşsak içimi ısıtan ve bence o tohumlardan birisi olan bir güzelden bahsetmek istiyorum:



Kendisiyle hafta sonu bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım. Hani derler ya önceden böyle olacağını söyleseler asla inanmazdım diye, aynen öyle… Hem cinsler birbirini çekemez, baştan aşağı bir süzer derler ya, bilenler bilir bende öyle şeyler yoktur, aksine haddimi bilir ve güzelin hakkını da veririm arkadaş. Böyle pür neşe “aman ne güzelmiş nasıl da sempatikmiş” diyordum ki birden içimden acaba röportaj verir mi ki? diye geçti ve bir de baktım sormuşum bile.-Evet çoğunlukla dilimi tutamıyorum.- Aferin sana, e bir nefes aldırsaydın Başak daha yeni tanışmışsın, biraz zaman geçseydi falan derken cevap geldi: Tabi ki seve seve. Ben: ( Şok olmuştur) Bakakalmışım. Böylelikle dilimi tutabildiğim nadir anlardan birini de sizlerle paylaşmış oldum.

 

-3 dakika sonra- Konuşmaya bir başlamışız ki sormayın dostlar. Resmen kızı benden kurtarabilene aşk olsun. E ama ben ne yapayım, tüm kabahat onda. Bir insan bu kadar güzel ve sempatik oldu diyelim, bu kadar mı mütevazı olur? Hadi o da oldu diyelim, aynı anda bu kadar sıcak ve içten de olur mu? Bir yandan konuşuyoruz, bir yandan benim ağzım 5 karış açık, hem heyecanlı hem mutlu ama en çok da şaşkınım. Olanlara inanamıyorum. Hani birisiyle tanışırsınız ve konuşurken onda kendinizden bir şeyler bulursunuz, belki üslubunuz benziyordur ya da daha başka şeyler, hatta bir anlık acaba ruh ikizi denen şey gerçekten var da karşımda mı duruyor dersiniz ya -tabi bunları demeniz şart değil, içeriğin benzemesi yeterli- işte öyle bir şey dolanıp duruyor beynimde. Tam olarak tarif edemesem de kendimi ona inanılmaz derecede yakın hissediyorum.- İtiraf ediyorum bu cümleyi söyleyenlere de hiç inanmazdım ama sahiden öyle bir his varmış.- Konuşma boyunca kendimi birkaç kere dürttüm galiba. Öyle samimi konuşuyordu ki sanki biz senelerdir birbirini tanıyan çok iyi iki arkadaştık. Hatta açık söyleyeyim biriyle yeni tanıştığımda içten içte acaba “Daha yeni tanıştık bu ne samimiyet” diyorlar mıdır diye düşündüğüm olmuştur ama pek rol yapamam orası da ayrı. İşte ilk defa bu hissi yaşamadan bir konuşmayı sonlandırdım… Eminim ben konuşma boyunca olduğu gibi bittiğinde de alık alık bakıyordum. İşte sonra kendimi defalarca oley oley oley derken buldum. Yanlış anlaşılmasın, bu oleyler röportajı kabul ettiği için değil –tabi ona da çok sevindim ama- “böyle insanlar hala var oleyi” bunlar. Ve tabi ki onu iyi ki tanıdım oleyi. Bence herkesin hayatına en az bir kere böyle insanlar dokunmalı, ya da belki dokunuyordur, öyleyse onları fark etmeli, peki sizin hayatınızdaki mutluluk tohumları kimler?



O gün heyecanım, mutluluğum ve şaşkınlığım geçip de biraz durulduktan sonra bu iletiyi yazıvermişim: “Tam böyle her şeyden vazgeçecek oluyorsunuz, lanet olsun ya kendine hayatına bak en iyisi diyorken biriyle tanışıyorsunuz, yok yok öyle değil, hala savaşmaya değer cümlesini resmen gösteriyor. İyilik, güzellik, duruluk, içtenlik... Ne ararsanız var işte. Bir gayretle tekrar asılıyorsunuz işte halatlara... İşte bunlar olup biterken hayat da böyle geçecek sanırım. Ama hayata dair bugünüm güzeldi en azından.” Bu iletide adı geçen tanıştığım o “birisi” sevgili Açelya Özcan. Kendisini en son Aşkın Halleri dizisinde İnci karakterinden hatırlarsınız. İyi ki var ve ben iyi ki tanıdım onu. Çünkü bence hep dönse de dünya, o ve onun gibiler olduğu sürece güzel ve yaşanılası bir yer oluyor.

Başak SULTAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder